Değerler Eğitimi: Diğerkâmlık

0
4857

 

Diğerkamlık: Kendisinin ihtiyacı olduğu halde başkasını kendi nefsine tercih etme duygusu.

Diğerkâmlık yani İsâr; bir kimsenin, başkasını kendinden daha çok düşünmesi,  başkasının yarar ve çıkarını kendi çıkarına tercih etmesi veya bir zarardan öncelikle onu koruması.

Diğerkâm kavramı, sözlükte: “Bir şeyi veya bir kimseyi diğerine üstün tutma, tercih etme, bir şeye karşı sevginin olması, öncelik vermek, ikram etmek” gibi manalara gelmektedir.

Diğerkamlık: “Bir kimsenin, kendisi ihtiyaç içerinde bulunsa bile sahip olduğu imkânları başkalarının ihtiyacını karşılamak üzere kullanması, başkasının yararı için fedakârlıkta bulunması.” Başkalarının hak ve menfaatlerini, kendi hak ve menfaatlerinden üstün tutmaktır.

Diğerkamlığın  zıttı hodkâmlık  yani  bencilliktir. Bencillik,  insanın yalnız kendisini düşünmesi, herkesi ve her şeyi kendi yararına kullanma arzusudur. Bencil insan arzu ve ihtiraslarının esiri olmaktan kurtulamaz.  Bencil insan, her şeyi kendisi için ister, kimseyle bir şeyi paylaşmak istemez.

Diğerkâmlık, ihtiyacı olduğu halde başkalarını kendisinden önce düşünebilmektir, fedakârlık edebilmektir. Başkalarını mutlu etmek, başkalarının mutluluğu ile mutlu olabilmektir.

Köyün birinde iki kardeş ortak olarak mahsul ekerler. Mahsulü hasat ettikten sonra eşit olarak ikiye bölerler. Büyük kardeş, “ Ben yuvamı kurdum. İyi kötü geçinip gidiyorum. Kardeşim henüz evlenmedi, yuva kuracak,  evlenecek. Bu mahsule benden daha fazla ihtiyacı var. Benim payımdan ona versem kabul etmez” der. Gece sessizce mahsulün olduğu yere gider ve kendi payından bir miktar mahsulü alarak kardeşinin mahsulü üzerine döker ve oradan ayrılır.

Küçük kardeş kendi kendine, “ Ben yalnızım, nasıl olsa geçinirim. Ağabeyim evli ve iki çocuğu var. Bu mahsule onun benden daha fazla ihtiyacı var. Benim payımdan ona versem kabul etmez” der. Gece sessizce mahsulün olduğu yere gider ve kendi payından bir miktar mahsulü alarak ağabeyinin mahsulü üzerine döker ve oradan ayrılır. İşte diğerkâmlık budur.

Diğerkâmlık insanlar arsındaki sevgi bağlarını güçlendirir. Kardeşlik duygusunu pekiştirir.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethi öncesi tebdili kıyafet ile esnafı dolaşır. Esnafın birinden iki kilo yağ ister. Esnaf iki kilo yağı verir. Esnaftan iki kilo da bulgur ister. Esnaf, “Ben siftah yaptım, komşum henüz siftah yapmadı bulguru da ondan alın” der. Fatih Sultan Mehmet diğer esnafa gider iki kilo bulgur alır. İki kilo da mercimek ister. Esnaf, “ Ben siftah yaptım. Komşu esnaf henüz siftah yapmadı. Mercimeği de komşumdan alın” der…

Fatih sultan Mehmet bencillik etmeyip komşusunu düşünen esnafın bu davranışından memnun olur.

Diğerkâmlık yani isar cömertliğin zirvesidir. Gerektiğinde paylaşabilmek, darda kalana  gariplere, mağdurlara, yetimlere, öksüzlere…  kısaca ihtiyaç sahiplerine öncelikli olarak yardım edebilmektir.

Mekke’den Medine’ye her şeylerini bırakarak hicret eden Muhacirleri,  Medineli Ensar mallarına ortak etmişler ve kardeş olmuşlardır. Diğerkâmlık bir ibadettir.

Nitekim Allah(cc) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

“Muhacirlerden önce, Medine’yi yurt ve iman evi edinenler, kendilerine hicret edip gelenlere saygı beslerler. Onlara verilen şeylerden dolayı nefislerinde bir kaygı duymazlar. Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, başkalarını kendi öz canlarına tercih ederler. ” (el-Haşr, 9)

Hz. Peygamber diğerkâmlığı şöyle teşvik etmişlerdir:

“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Kim bir kardeşinin ihtiyacını karşılarsa, Allah da onun ihtiyacını karşılar. Kim bir Müslümanın herhangi bir sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıplarını örter.”

En büyük diğerkâmlık örneğini anneler göstermektedir. Anneler çocuklarını kendisine tercih ederler. Çocukları uyumadan uyumazlar. Onların karnını doyurmadan kendi karınlarını doyurmazlar. Gerektiğinde yıllarca eski elbiseler giyerler ancak çocuklarına hep yenilerini almak isterler. Her şeyin en iyisini çocuklarına vermek isterler. Ne bulsalar çocukları için saklarlar…

Diğerkâmlık, insanların sadece maddî ihtiyaçlarıyla değil, bütün sıkıntılarıyla meşgul olmayı gerektirir. Diğerkâmlık, gerektiğinde kendisine teklif edilen bir makamı, kendinden daha liyakatli biri var ise kabul etmeyip onun olmasını teklif edebilmektir.

“Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi içinde istemedikçe (hakiki manada) iman etmiş olamaz. Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu (zarar görmediği)  kimsedir.” (Hadis-i Şerif)

Diğerkâmlık gerektiğinde kendisine ikram edilen şeyleri paylaşabilmektir. Hz. peygamber Kendisine ikram edilenleri arkadaşları ile paylaşırdı. Yolculukta zorda kalanlara yardım ederdi. Mekke’den Medine’ye hicret ederken, Mekke’den en son ayrılanlar arasında idi. Kendisinden bir şey istendiğinde ona ihtiyacı olsa bile isteyene verirdi.

Diğerkamlık, gerektiğinde sahip olduğun en sevdiğin şeyden bile vaz geçebilmektir, gerektiğinde risk alabilmektir.

Hz. Ali, Hz. Peygamber Mekke’den Medine’ye  hicret ederken ölümü göze alarak onun yatağına yatıyor.

Hz. Ebu Bekir, “Ya Rabbi! Kıyamet günü vücudumu o kadar büyüt, o kadar büyüt ki Cehennemi tek başıma doldurayım, başkalarına Cehennemde yer kalmasın.” Sözü diğerkâmlığın zirvesidir.

Kuran-ı Kerimde diğerkâmlık teşvik edilir. Nitekim:

“Onlar kendi canları çektiği, kendileri de muhtaç oldukları hâlde yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire yedirirler: «Biz sizi sâdece Allah rızası için yediriyoruz, sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Biz, çetin ve belâlı bir günde Rabbimizden (O’nun azabına uğramaktan) korkarız.» (derler). İşte bu yüzden Allah, onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.” (el-İnsan, 11)

Yapılan bütün iyilikler, onu yapana sevgi olarak, minnet olarak, iyilik olarak, sevap olarak… bir şekilde döner. İnsanlar öldüklerinde, yapmış oldukları iyilikler ve bırakmış oldukları eserler ile anılırlar.

Hurşit EKİNCİ