Çocuk Eğitiminde Anne- Babanın Sorumlulukları ve Değerler Eğitimi 1

0
3528

Anne ve babaların çoğunluğu, çocukları için aynı şeyleri söylüyor: “Çocuklarımız için her türlü fedakârlığı yapıyoruz, ancak çocuklarımız istediğimiz gibi olmuyor.”
Yeni nesil çocuklar en güzel imkânlarla eğitim alıyor. En güzel ortamlarda en rahat şekilde yetişiyor. Ancak çocukların çoğu sorunlu: İsyankâr, asi, doyumsuz, kibirli, gururlu, saygısız, sabırsız, sevgisiz… oluyor.
Babasını öldüren, annesini para vermediği için bıçaklayan, öğretmenini döven… çocuklar yetişmeye başladı.
Bizim kuşakta yetişen çocukların çoğunluğunun babaları ve anneleri diplomasızdı, ancak yetiştirdiği çocuklar daha iyi idi. O dönemde yetişen çocuklarda edep, terbiye, saygı, sevgi… vardı
Çevremizdeki gençlerin yaşadığı olumsuzlukları görüp, olumsuzluğun nedenlerini araştırıp, olumsuzluklardan gerekli dersleri alıp, eksikliklerimizi gideremezsek bizim çocuklarımız da benzer sorunları yaşayabilir.
Aynı yaşam tarzında, benzer ortamlarda yetişen çocuklar benzer davranışları sergiler.
Çocuklar aynı okulda, aynı eğitimi alıyorlar, ancak bazı çocuklar iyi, bazı çocuklar sorunlu yetişiyor. Çocuğun iyi veya sorunlu olmasında en büyük faktör yetiştiği aile ortamıdır.
Bugünün sorunlu çocuklarının yetişmesinde anne ve babalar nerede hata yaptılar?
Anne ve babalar çocuğun maddi ihtiyaçlarını gidermekle, iyi okullara göndermekle, her dediklerini yapmakla, her istediklerini almakla sorumluluklarını yerine getirmiş olduklarını zannettiler.
“Sosyalleşsin” telkinlerine kanarak; çocuklarının nerelere gittiklerini, neler yaptıklarını, kimlerle arkadaşlık ettiklerini takip etmediler. Gece yarısı eve geldiklerinde, bazen eve hiç gelmediklerinde, nedenini ve nerede olduklarını sormadılar.
Çoğu anne ve baba bütün sorumluluğu okula ve öğretmenlere atarak sorumluluktan kurtulacaklarını sandılar. Çocuklarını dinlemediler. Onları anlamaya çalışmadılar. Onlara ihtiyacı olan sevgiyi, ilgiyi ve değeri vermediler. Sadece harçlık istendiğinde hatırlandılar.
Bazı çocuklar fazla şımartıldı. Bazı çocuklara kendini ifade edebilme şansı bile verilmedi.
Çoğu anne ve babalar TV dizilerine ayırdıkları vakit kadar çocuklarına vakit ayırmadılar. Çocukları ile ilgili bir sorun olduğunda ancak çocuklarını hatırladılar.
Çocuklar başarısız olduğunda, çocuklara “kendisi için yapılanlar” hatırlatıldı. Çocuk başkaları ile kıyas edildi. Ama başarısızlığın nedenleri araştırılmadı.
Bazen çocuk başarılı olduğunda fazla şımartıldı. Çocuklar kendisini evde dokunulmaz prens ve prensesler sanmaya başladılar.
Anne ve babalar çocuğun kendilerine Allah’ın emaneti olduğunu, onun iyi veya kötü insan olmasında sorumlulukları olduklarını bilmediler.
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden (sorumluluğunuz altındaki aile fertlerinden) sorumlusunuz…» (Hadis-i Şerif )
“Ey İnanalar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun…” ( Tahrim suresi- 6) İlahi mesajı hatırlanmadı.
Çocukları sınav odaklı yetiştirdiler. Çocukların hedeflerini çoğu zaman anne ve babalar belirledi.
Çocuk okullarda zihnen ve bedenen eğitim aldı, ancak ruhsal ve duygusal eğitimi alamadı. Maalesef bugün okullarımızda zihnen ve bedenen eğitim verilmekte, ruhen ve duygusal eğitim yeteri kadar verilememektedir.
Çocuğun ruhunun ve duygularının gelişeceği ve eğitileceği yer ailedir. Anne ve babalar ailedeki görevlerini tam yapamadılar.
Peygamberimiz: “ Anne ve babanın evladına verebileceği en önemli şey; güzel ahlaktır” buyurmaktadır. Anne ve babalar çocuklarına eğitimin temeli olan güzel ahlakı birinci öncelik olarak vermediler. Anne ve babalar çocuklarına güzel örnek olmadılar. Belirledikleri dünyevi hedeflere öncelik verdiler.
Anne ve babaya göre en iyi çocuk: Sınavlarda başarılı olan, iyi okullarda okuyan, iyi getirisi olan makam ve mevki sahibi olandır.
Çoğu anne ve babalar çocuklarına, dürüstlükten, saygıdan, sevgiden, hoşgörüden, paylaşmaktan, yardım etmekten… pek bahsetmediler.
Günümüzde çocuğu okumuş, güzel meslek sahibi olmuş, iyi para kazanan insanların hayatında anne ve babaların yeri neresi? Huzur evleri veye ıssız evlerde yalnızlık. Gözleri eve gelecek, kapının zilini çalacak birini beklemek geçirmek veya  çalacak telefonu beklemekle geçen bir ömür olacaktır.
Güzel ahlak temeli üzerine eğitim alan ve güzel ahlakı referans olarak alıp yetişip hayata atılan bir çocuk, olumsuz davranışlar sergilemez. Güzel ahlakın öğretileceği yer öncelikle ailedir.
Çocuklar en temel bilgi, değerler ve davranışları ailede öğrenir.
Çocuklar hayatına yön veren alışkanlıklarını: Yeme, içme, konuşma, tertip ve düzen, giyim kuşam… ailede öğrenir
Çocuklar insanlara karşı davranışlarını: Saygı, nezaket kuralları, paylaşma, misafire ikram etmek, insanlara yardım etmek… ailede öğrenir.
Karakter, irade, vicdan, duygu gelişimi, güzel ahlak ailede gelişir.
Sorumluluk alma, öz güven sahibi olma, iş yapabilme gibi beceriler ailede kazanılır.
İnançlarımız, ibadet alışkanlığı, iletişim, zorluklarla mücadele azmi ailede verilir.
Çocuklara olumlu davranışlar: Dürüstlük, saygı, helal kazanma, güvenilirlik, paylaşma… gibi alışkanlıklar ailede verilir.
Hayata yön veren davranışlar: Sabır, şükür, azla yetinme… ailede öğrenilir
Çocukları “Adam gibi adam” olarak yetiştirmek, ailede hedef olarak konur.
Ailenin huzurun ve güvenin merkezi olması için anne ve babanın ihtiyaç duyulan eğitimi alması gerekir.
Eğitim sadece okulda verilmez. Eğitim doğumla başlayıp, ölümle neticelenen (beşikten mezara kadar) bir hayatın tamamını kapsamalıdır.

Eğitim güzel ahlak üzerine bina edilmelidir. Güzel ahlakın öğretildiği yer öncelikle ailedir.
Eğitim, ibadet olarak görülmedikçe hayatımızda hak ettiği yeri alamayacaktır.

Hurşit EKİNCİ
Eğitimci-Yazar