İnsanlara boş zamanlarınızda neler yaparsınız? diye sorulduğuna kitap okurum, derler. Kitap okumak zaman ayrılması gereken ciddi ve önemli bir eylem olduğundan boş zamanlarda yapılacak bir iş değildir. Bu nedenle duayen üstadların notlarından ve kendi tecrübelerimden ve yola çıkarak kitap okurken işimizi kolaylaştıracak bazı pratik bilgileri aktarmaya çalışacağım.
Kitap okurken seçilecek olan ortam kitap okumaya uygun olması okunan metnin daha fazla akılda kalmasına yardımcı olur. Yüksek sesler konsantrasyonunu bozacağından, kitap okumak için sessiz ortamlar tercih edilmelidir.
Bir kitaptan öğrendiklerinizi anlamanın en iyi yolu, bu konuda bir şeyler yazmaktır. Bu nedenle bir kitabı bitirir bitirmez eserin baş veya sonunda boş bir sayfaya veya başka bir yere, kendi şahsî fikrimizi eklersek; o kitabın özetini ve bizim onun hakkındaki değerlendirmemizi yazmamız, unutup aynı eseri tekrar tekrar ele almayı önler. Böylelikle önemli olan yerler, özel olarak ilgi duyulan kısımlar, daha sonra aradığımızda kolayca bulunur.
Mühim eserler okunurken, elde mutlaka bir kalem bulundurulmalı, önemli cümlelerin altı çizilmelidir. Sayfa kenarlarına küçük notlar almalı ve yazmalıdır. Kitabın o kısmı hakkındaki fikirlerimiz, itirazlarımız, görüş ve değerlendirmelerimiz böylece kaydedilirse, Bunun, müteakip okuyuş ve aramalarda büyük faydası olacağı gibi, önemli fikirlerin ve yazı iskeletinin kaçırılmamasında da yardımı görülecektir.
Okuma alışkanlığı ve devamlılığınızı artırmak için yazma denemeleri yaparsanız okumak daha anlamlı ve zevkli olur. Çünkü yazmak için daha çok okumak ve araştırma yapmak zorundasınız.
Yazma işlemini farklı şekillerde yapabilirsiniz. Büyük ve karmaşık bir sistem olması gerekmez. Televizyon izlerken bile telefonunuza, bilgisayarınıza notlar alınabilir. Böylece film ya da konuşmalar bittikten sonra “Bana kalan nedir?” diye sorduğunuzda ana fikri elde etmiş olursunuz.
Önemli olan notlarınızı aranıp bulunabilir bir formatta ve düzende saklamanızdır. Okuduklarınızın hepsini hafızanızda tutmaya gerek yoktur. Google dokümanı olarak saklamak onu kolayca bulmanıza da yarar. Ya da sadece Word dosyası olarak tutup uygun isim verdikten sonra da bir dosyada onları biriktirebilirsiniz.
Güzel ve önemli kitapları daha sonra bir kez daha okuyun. Bir kitabı birçok defa okumuş olsanız bile her yeni okumanızda ilk seferinde kaçırdığınız bazı şeyleri yakalarsınız. Aynı kitabı tekrar okuduğunda asla bir öncekinde olduğu gibi aynı şekilde okumazsınız. Çünkü tekrar okunurken kişinin içinde bulunduğu ruh hali ve zihin yapısı ilkinden farklı olduğundan daha önce fark etmediğiniz şeyleri bulabilirsiniz. Her okumadan yeni bir şey almasanız bile, fikirlerin hatırlanması ve tekrarlanması için bazı kitapların tekrar ziyaret edilmesi faydalı olacaktır.
Bazen iyi bir kitap okunurken konunun derinliğinden dolayı isteksizlik duyulabilir. Bu takdirde kendimizi biraz zorlamalıyız; sevmediğimizi bile anlamaya kendimizi alıştırmalıyız ki, anlamış olduklarımızı sevebilelim.
Size başka bir konuyu hatırlatan bir şey okuduğunuzda veya hemen bir bağlantıya veya fikre yol açtığında, bu tip düşüncelerin gelip gitmesine izin vermeyin. Geriye dönüp okuduğunuz konuya yoğunlaşmaya çalışın.
Okuma için en uygun zaman bazı kimseler için sabah, bazıları için ise gece vakti olabilir; ama kuvvetli bir yemeğin arkası hiç de müsait değildir. Çalışmak için uygun gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en uygun zamanıdır.
Zihin çalışmaları için, aynı saatlerde devamlı ve düzenli bir biçimde, günde iki üç saat bile yeterlidir. Okunan konu üzerine zihin teksif edilmelidir. Sonra yarım saat kadar bir miktar dinlenmek uygun olur.
Bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya başladığın zaman telâş edip sabırsızlanma. Sindirerek, sakin çalış ve öğren. Dayanıklı ol, yol al, fakat acele etme.
Hançere (gırtlak) ve dudak hareketlerini bırakmalıdır; çünkü bu yolla sadece “sesli okuma hızı” seviyesinde kalınır; hâlbuki sessiz okuma hızı, seslinin, iki-üç katıdır.
Kelimeler için değil fikirler için okunmalıdır. Her paragraftaki ana fikri sezmeğe çalışmalıdır; tek tek kelimeleri okumak yerine, bir çırpıda, bir fikri kavramağa yetecek kadar kelime grubunu okumağa çalışmalıdır.
Kitabı, gevşek ve yorgun kafa ile okumamalıdır. Dikkati sadece okunanı anlamağa teksif etmeli, ikinci bir iş ile hatta okuma hızı ile dahi ilgilenilmemelidir. Dönüp tekrar okumaları da kaldırmalıdır; çünkü sonra gelen cümle, karanlık kalan yeri açıklayacak yapıda olabilir.
Kitaptaki ilginç söz ve bilgiler ayrıca konusuna göre arşivlenebilir. Böylece zamanla bir özel arşiv oluşturabiliriz. Bu, özellikle ilmî çalışmaya yönelecekler için tavsiye edilir.
Kaydedilen söz, şiir, edebî, felsefi vs…bazı güzel parçaları ezberleyin. Bu sayede hem kelime ve ifade hazinen zenginler, hem de hafızanız kuvvetlenir.
Kitap içinde karşılaşılan her yeni kelimenin anlamı öğrenilmeli, gerekirse lügate bakılmalıdır. Böylece kelime hazineniz genişlemiş olur. Ayrıca kelimenin telaffuz, imlâ ve cümle içinde kullanılış şekline de dikkat edilmelidir.
Cetvel, grafik, resim ve haritalar atlanmamalıdır; çünkü bunlar genellikle özet mahiyetindedir ve konunun hatırınızda daha iyi kalmasını sağlar.
Okunan eser hakkında nihaî bir hükme varılmalıdır; yani yazar bîtaraf mıdır, konuya hâkim midir, kaynakları güvenilir mi, eser değerli midir? gibi soruların cevapları düşünülmelidir.
Konuşma kabiliyetimizi geliştirmek için, edebî eserleri yüksek sesle, telaffuz, vurgu ve mânâya önem vererek tane tane okumak tavsiye edilir ki, buna diksiyon denir. Hitabet, tiyatro ve radyo konuşmaları için çok önemlidir. Bu nedenle, iyi bir eserden, yüksek sesle beş on sayfa okursanız konuşma ve söz söyleme yeteneğiniz kendiliğinden gelişir.
Kitaptan elde edilen bilgiler ve verilmek istenen mesajlar, geçmişteki bilgilerinizle irtibatlandırın, O bilgileri arkadaşlar ile tartışarak veya bu kitabı kısaca nasıl anlatırım diye düşünüp, aklınızdan geçirerek bilgilerinizi kalıcı hale getirilebilirsiniz.
Bir metni gözden geçirme şekli de hızlı okumaktır. Hızlı okuduğunuzda, bazen metinde ortaya konulan argümanları veya konuları tam olarak anlamaya yönelik bir hedefiniz olmayabilir. Bu, ilk aşamada, söz konusu malzemenin genel özetini kazanmaya çalışmaktır.
Sindire sindire okumayı tercih etmek lazım. Yavaş okuyanın anlamadığı kitabı hızlı okuyan nasıl anlar? Hızlı okuyunca “anlaşılan” kitabın da zaten okunmaması gerektiğini düşünenlerdenim. O yüzden hızlı okuma kurslarına pek sempatiyle bakamıyorum.
Birçok kitabı aynı anda takip etmek doğru değildir. Ancak muhtevası itibarıyla kolay ve zor okunabilecek kitaplar diye ayırıp, sabah zihnin dinç saatlerinde daha ağır kitaplar okunabilir. Geç saatlerde ya da yatarken roman, hikâye gibi kitaplar tercih edilmelidir.
Sonraki zamanlarda “Hangi yaş da veya hangi eğitim düzeyinde kimlerin kitapları okuyalım” ? konulu bir makale ele almaya çalışacağım.
İyi okumalar, kalın sağlıcakla.
Kaynaklar
(1) Prof. Dr. Mahmut Esad Coşan, Türk Dili ve Kültürü
(2) Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, Gençlerle Başbaşa
15 Aralık 2022
Mustafa Altınsoy