İnsanın Canlıların Doğanın ve Evrenin/Kâinatın Yaratılış Gayesi

0
16

Allah Evreni/Kâinatı belirli bir düzen ve ahenk içinde yaratıp, Evrenin/Kâinatın, Doğanın/Tabiatın işleyişini düzenleyen yasalarını koymuştur.

Allah Dünyamızı canlıların yaşamasına elverişli halde yaratmıştır. Canlıların yaşayabilmesi için ihtiyaç duyacakları; havayı, suyu, gıdaları, ısıyı, ışığı, geceyi, gündüzü, mevsimleri, yer çekimini, suyun kaldırma kuvvetini, maddeyi, ateşi… yaratmıştır.

Allah canlıları yaratılış gayesine/doğadaki görevlerine uygun olarak yaratmıştır. Katı, sıvı gaz halinde olan maddelere yaratılış gayesine uygun özellikler vermiştir. Allah insan hariç hiçbir canlıya akıl, düşünme, sorgulama ve konuşma özelliği vermemiştir.

Canlıların üremesi için karşı cinse ihtiyaçları vardır. Allah ilk canlıları çift/erkek ve dişi olarak yaratmıştır. Daha sonraki canlılar çiftleşerek nesillerinin devamını sağlamışlardır.  Bazı canlılar ana rahminden dünyaya gelirler, bazı canlılar döllenmiş yumurtadan meydana gelirler…

Meyveye dönüşen çiçekler bile dişili ve erkekli olarak yaratılmıştır. Meyveler ve bitkilerin çiçekleri “aşılayıcı olan” rüzgarla veya arıların/böceklerin çiçekler üzerine konması ile aşılanması/tozlaşması sonucu meyve olmaktadır. Kapalı bir serada rüzgâr veya arı olmazsa salatalık olmaz.

Koskoca ağaçlar bir çekirdekten meydana gelirler. Bitkiler tohumlardan meydana gelirler. Ağaçlar her yaprağına eşit oranda, yaprağın ihtiyacı olan suyu ve mineralleri ulaştırır. Her ağacın, her bitkinin meyvelerinin tadı ve görünümleri farklıdır. Her bir sebze ve meyve insanın beslenme ve vitamin ihtiyacını gidermek için yaratılmıştır.

Canlıların yaşayabilmesi için; havaya, suya, gıdaya, Güneşin ısısına ve aydınlatmasına ihtiyaçları vardır. Hava, su, gıda, ısı, ışık olmasa canlılar kendi havasını, suyunu, gıdasını, aydınlatmasını sağlayamaz ve yaşayamazlar. Güneşin ısısı ve ışığı/aydınlığı olmasa, yağmur ve kar yağmasa Doğa kendi ısısını, ışığını ve su ihtiyacını karşılayamaz, yaşam sona erer.

İnsanların beslenmesi için gıdaya ihtiyacı vardır. Bazı gıdaların daha lezzetli olması, saklanması, korunması ve yenmesi için tuza, ateşe ve baharatlara ihtiyaç vardır. Tuz olmasa gıdaların, yemeklerin lezzeti olur mu? Tuzun mikrop öldürücü özelliği ve işlevi tesadüf mü?

Ateşin hayatımıza getirdiği kolaylıkları düşünelim: Ateş olmasa yemek yapabilir miyiz? Ateş ısınma aracı, yemek pişirme aracı, çiğ yiyeceklerin pişirilerek mikroplardan korunma aracı, aydınlanma aracı, madenlerin eritilerek yeni maddeler elde etme aracı, savunma aracı, benzin, mazot, gaz gibi maddelerin yakılarak enerji elde etme aracı… olarak kullanılmaktadır. Ateş olmasa hayat nasıl olurdu?

Hangi meyvede hangi vitaminin olduğunu, vücudun hangi vitamine ihtiyacı olduğunu, hangi vitaminin eksikliğinde vücutta ne gibi rahatsızlıkların meydana geleceği tıbben bilinmektedir. Bu gıdaların olması ve insanların bu gıdalara ihtiyaç duyması tesadüf olabilir mi?

Her canlının, her maddenin doğada/tabiatta farklı özellikleri ve görevleri vardır. Her bir canlının ve maddenin eko sistemin devamlılığını sağlama veya insanın bir ihtiyacının giderilmesinde görevleri vardır. Canlılar kendilerine verilen özellikler ile doğar, yaşarlar ve ömürleri bittiğinde toprakta yok olurlar.  Bitkiler olmasa hayat da olmaz. Canlıların ve bitkileri atıkları bile toprağa en kaliteli gübre olur.

Her canlı kendilerine verilen özelliklere ve görevlerine uygun yaşarlar: Tavuklar, horozlar daha çok böcekleri, akrepleri yiyerek, insanlara böceklerin zarar vermesini önlerler. Tavuk ve horozların ayakları ve gagaları bu göreve uygun yaratılmıştır…

Caretta Caretta deniz kaplumbağaları binlerce kilometre uzaktan gelerek Akdeniz sahillerine yumurtalarını bırakıp giderler. Yumurtadan çıkan kaplumbağalar denize doğru gideceğini bilir. Denize giren kaplumbağalar denizde yaşamaya başlar… Kaplumbağalara kimse yüzmeyi öğretmemiştir. Her canlı nerede nasıl yaşayacağını ve ne yapacağını bilir. Bu bilgiler canlının DNA’sında vardır.

Her canlının ve maddelerin özellikleri ve görevleri farklıdır. Kimi canlıların etinden, sütünden, yününden istifade edilir. Kimi hayvanlar taşımacılıkta, ulaşımda… kullanılır.

Yeryüzünde bulunan doğalgazı, petrolü, madenleri düşünelim… her birinin insanlık için faydaları vardır… demirin sert olması, bazı maddelerin yumuşak olması, bazı maddelerin akımı iletmesi, bazı maddelerin akımı iletmemesi… o maddelere verilen özellikler ve görevler vardır.

Madenleri, petrolü, gazları… bilim meydana getirmemiştir. Bilim sadece var olanı inceler, özelliklerini analiz eder, farklı madenleri belirli oranda birleştirerek yeni özellikli yeni maddeler yapar… Allah henüz bilimin keşfetmediği nice madenleri yeryüzüne saklamış, insanların araştırıp bulmasını ve kullanmasını istemiştir.

Allah her şeyi belirli bir düzene, yasaya göre yaratmıştır. Havada ses ve görüntü gönderilmesi, görüntü ve seslerin birbirine karışmaması, insanın bu sesleri aletsiz duyamaması, görüntüleri aletsiz görememesi insanın sağlıklı yaşaması için önemlidir. İnsan her şeyi çıplak gözle görse ve duysa idi dünyada uzun süre yaşayamazdı…

Allah canlılar içerisinde sadece insana aklı vermiştir. Diğer canlıların aklı yoktur. İlk çağlardaki hayvanlar tabiatta nasıl besleniyorsa, nasıl barınıyorlarsa, nasıl çoğalıyorlarsa bugün de aynı şekilde yaşıyorlar ve çoğalıyorlar/ürüyorlar. İlk çağlarda kuşlar nasıl yuva yapıyorlarsa bugün de aynı şekilde yuva yapıyorlar…

İnsanlar ilk çağlarda mağaralarda, ağaç kovuklarında yaşıyorlardı. Ulaşımda at, eşek, deve gibi hayvanlara biniyorlardı… Bugün insanlar saraylarda, villalarda yaşıyorlar, arabalara, uçaklara, yatlara biniyorlar…

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği aklının olmasıdır. İnsan konuşabilen, düşünen, sorgulayan, fikir üretebilen bir canlıdır. İnsandan başka hiçbir canlı konuşamaz, kendini ifade edemez.

Canlılar yaşadıkları doğadaki eko sistemi bozmazlar. Kuruyan yapraklar, dallar yine toprak olur. Hiçbir canlı ihtiyacından fazla stok yapmaz, çevreye ve doğaya zarar vermez.

İnsanlar havayı, suyu ve toprağı, kurdukları fabrikaların atıkları ile, kullandıkları araçlarla, kimyasallarla kirletirler. Bazen canlıların toplu ölümlerine neden olurlar. Ormanları keserler, maden aramalarında zehirli maddeler kullanırlar, eko sistemi bozarlar, canlıların yaşadıkları ortamları yok ederler. Avcılık adı altında canlıların nesillerini yok ederler. Plastik madde gibi atıklarla çevreyi ve toprağı kirletirler…

Tarih boyunca bazı insanlar, savaşlarda milyonlarca insanın ölmesine, köleleştirilmesine, mallarının elinden alınmasına, bulaşıcı hastalıkların çıkmasına ve toplu insan ölümlerine neden olmuşlardır…

İnsanların doğum ve ölümleri eşittir. Ancak yaşamış oldukları hayat farklıdır. İnsanlar hayatta iken kimileri zalim, kimileri mazlum, kimi sağlam, kimi hasta, kimi zengin kimi fakir… olarak yaşarlar.

Bazı insanlar bazı insanlardan haklarını alamazlar. Zalimlerin ve hainlerin yaptıkları yanlarına mı kalacak, iyiliklerin bir mükafatı ve kötülüklerin bir cezası olmayacak mı? Bir hesap günü olmayacak mı?

Doğanın işleyişi için kanunlar koyan, canlıların yaşamasında adil davranan, canlıların yaşaması için eşit nimetler veren, insanlar arasında ayırım yapmayan   Allah’ın, insanların uyması gereken kuralları, yasaları koymaması düşünülebilir mi?

Allah’ın insanların yaptıkları zulümleri, haksızlıkları cezalandırmaması mümkün mü? Allah’ın adil olanı, güzel işler yapan insanları ödüllendirmemesi olabilir mi? Her şeyi belirli bir düzene ve ahenge göre yaratan Allah’ın insanların yaptığı olumsuzluklara göz yumması mümkün olabilir mi?

Hiçbir canlı ölümsüz değildir. İnsanlar ana rahminden çıplak olarak, yanlarında hiçbir şey olmadan, hiçbir şey bilmeden dünyaya gelirler. Belirli bir yaşa kadar yaşarlar. Sahip oldukları imkanlar ne olursa olsun, ölümden kaçamazlar, ölürler. İnsanlar öldükleri zaman da yanlarında hiçbir şey götüremezler.

İnsanlara yaşayabilmesi için bu kadar imkanlar veren, bütün evrenin efendisi kılan, her şeyi insan için yaratan Allah’ın; Kâinatta tek akıllı canlı olan insana, niçin yaratıldığını, ne gibi sorumluluklarının olduğunu, uyması gereken kuralların neler olduğunu insanlara bildirmemesi mümkün olabilir mi?

Allah insanlara yaratılış gayesini, yaşadığı sürece uyması gereken kuralları, emir ve yasaklarını bildirmek, Allah’ın emir ve yasaklarının nasıl uygulayacaklarını öğretmek ve rehberlik etmek için zaman zaman peygamberler göndermiştir. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Ademdir.

Allah insanların uyması gereken kuralları; emir ve yasakları melek Cebrail vasıtası ile peygamberlerine bildirmiştir. Allah’ın emirlerinin nasıl uygulanacağını melek Cebrail peygamberlere öğretmiştir. Peygamberler de insanlara öğretmişler ve yaşantıları ile örnek olmuşlardır.

Allah dinini/inanç esaslarını peygamberleri vasıtası ile insanlara bildirmiştir.

Din derken, insanların kendilerinin uydurduğu; aya, güneşe, ateşe, putlara tapan, insanları tanrı edinen, insanların uydurduğu, inandığı ve taptığı; Allah’ın reddettiği beşerî, batıl dinlerden bahsetmiyoruz.  İlahi dinlerden bahsediyoruz. Şüphesiz Allah katında (makbul olan) din İslam’dır.” (Ali İmran Suresi, 3/9)

Allah’ın Hz. Ademle başlayıp, Hz. Muhammed ile son bulan, Peygamberleri vasıtası ile insanlara bildirdiği dinin ortak ve temel inanç esasları vardır. Bunlar:

Allah, kendisinden başka ilah olmadığına, dünya hayatının bir imtihan olduğuna, Ahiret gününe: İnsanların öldükten son tekrar diriltileceğine, yaptıklarından hesaba çekileceğine, dünyada hakkını alamayanların haklarını alacağına, yaptıklarımızdan hesaba çekileceğimize, amellerimize göre; güzel amellerimiz/sevaplarımız dolayısıyla cennetle ödüllendirileceğimize veya günahlarımız dolayısıyla cehennemle cezalandırılacağımıza,  meleklere, peygamberlere, peygamberler vasıtası ile gönderilen kitapların aslına, Kazaya ve kadere: Bir şeyi yapma veya yapmama konusunda İnsanların özgür iradesi ile seçim yapacağına, Allah’ın insanların gelecekte neler yapacağını bildiğine, Allah’ın her şeyi görüp ve bildiğine inanmamızı emretmektedir.

Allah ilahi emir ve yasaklarını melek Cebrail vasıtası ile peygamberlerine bildirmiş, Melek Cebrail Allah’ın emirlerinin nasıl yapılacağını peygamberine göstermiş, peygamberde inananlarına öğretmiştir.

Peygamberler bazılarının dediği gibi; kabilenin büyücüsü değildir. Peygamberler hep bozulan toplumlara gelmiş ve iktidar sahipleri ile mücadeleler etmiştir. Hz. Musa ilahlık iddiasında bulunan Firavun ile mücadele etmiştir. Hz. İbrahim putlara tapan Nemrut ile mücadele etmiştir. Hz. Muhammed Mekke’nin iktidar sahipleri ile mücadele etmiştir…

Peygamberler, hayat hikayeleri, tebliğ etmiş oldukları esaslar, mücadeleleri… başka bir yazının konusu olacak kadar geniştir.

Allah’ın yanında bütün insanlar bir ve eşittir. Allah insanların teninin rengine, soyuna, malına, makamına, statüsüne bakmaz…  Allah yanında en iyi insan Allah’ın emrettiği gibi yaşayandır.

Dünya hayatı insanlar için bir imtihan sürecidir. İnsan dünyada yaşadığı şeylerle imtihan olur. Allah insanları, bütün canlıları yaratıp, onların yaşaması için ihtiyaçları olan her türlü şeyi yarattığı gibi insanları her an görmekte, insanların yaptığı her şeyi Ahirette hesaba çekmek üzere melekler vasıtası ile kayıt altına almaktadır. Allah insanları ve yaptıkları her şeyi görmektedir.

İnsan dünyada huzuru ve Ahirette Cennete kavuşmayı istiyorsa; Allah’ın emrettiği gibi yaşaması gerekir. Allah, kendisi anıldığına kişiye şah damarından yakın olduğunu, onunla birlikte olduğunu beyan ediyor.

İnsanı Allah’ın emrettiği şeyleri yapmaktan alıkoymaya çalışan, en önemli şey; insanın düşmanı olan, Allaha isyan eden, insanı iyi işler yapmaktan alıkoymaya çalışan, yapacağı iyilikleri yapmasına engel olmaya çalışan, insanlara kötülükleri güzel gösteren, güzellikleri kötü gösteren, insana vesvese veren, insanın nefsinin arzu ve isteklerinin peşinde gitmesini telkin eden Şeytan vardır. Şeytan imtihan dünyasında insanın en büyük düşmanıdır. Kişi Allah ile beraber olmazsa, Şeytan onunla beraber olur.

Başlangıcı olan her şeyin bir sonucu olduğu gibi bu dünya hayatının da bir sonu olacaktır. Tanrılık iddiasında bulunanlar bile kendisini ölümden kurtaramamıştır. Allahtan başka hiçbir güç yeryüzünde hiçbir şeyi yoktan var edememiştir.

Kur’an-ı Kerim, insanların neleri yapması, neleri yapmaması, nasıl yaşaması gerektiğini anlatan bir nevi insanın kullanım kılavuzu gibidir. Peygamberler ise Allah’ın emir ve yasaklarına nasıl inanılıp nasıl yapacağını öğreten rehberler gibidir.

Allah/Tanrı, yaratılışla, din ile ilgili konular ve olaylar, duygularla değil; akılla, doğru bilgi ile, düşünülerek, araştırılarak, alanında uzman kişilerin eserleri incelenerek, alanında uzman kişiler dinlenerek karar verilmelidir. Bilim kılıfı geçirilmiş ancak ispat edilmemiş, “tesadüfen oluşmuş” cümlelerinin arkasına sığınılarak gerçekmiş gibi insanlara sunulan söz ve yazılara, uydurma hikâye ve animasyonlara dikkat edilmelidir.

İnsanların, canlıların yaşaya bilmesi için havaya, suya, gıdaya, ısıya, ışığa… ihtiyaçlarının olması; bunların bir bütünün parçaları olduğunu gösterir. Bütünü oluşturan parçalardan bir tanesi bile olmasa canlılar yaşayamaz.

Allah tarafından Evrenin/Kainatın, Doğanın/Tabiatı, bütün canlıların ve cansız maddelerin, insanların yaratılış gayesi: Dünya imtihanını kazanabilmek için, Allah’ın emrettiği gibi yaşamaktır.

 

Hurşit EKİNCİ

Eğitimci- Yazar