Yeni müfredatın tartışıldığı bu günlerde, bu yazıya birileri kızacak, ama olsun. Söz konusu bu Milletin geleceği ise yazmak zorundayım. Gayem birilerini rencide etmek değil; eğitimle ilgili bilgi, tecrübe ve düşüncelerimi paylaşmaktır. Eğitimde başarıyı yakalamak ve “muasır milletler seviyesine çıkmak” için aşağıdaki çalışmaların yapılmasının gerekliliğine inanıyorum.
Eğitim ailede başlar. Çocuğun hayatı boyunca, öğreneceği bilgiyi işleyecek, bilgiden bilgi üretecek, bilgiden katma değer üretecek olan kişiliğinin geliştiği yer ailedir. Çocuğun davranışlarını şekillendirecek, bilginin kıymetini öğretecek, öğrenmeyi yaşam biçimi haline getirecek, çocuğa olumlu davranışlar kazandırılacak yer öncelikli olarak ailedir.
Toplumu oluşturan aile ne kadar kültürlü olursa, o ailede yetişen çocuk da o kadar ideal sahibi ve başarılı olur. Evin nitelikli eğitim yuvasına dönüştüğü, eğitimin ibadet olarak kabul edildiği, değerlerimizin öğretildiği ve olumlu davranışların kazandırıldığı bir ailede yetişen çocuklar başarılı olur.
Öğrenci başarısında en önemli faktörlerin; “ilgili veli” ve “nitelikli öğretmen” olduğu gibi, Ülke eğitiminin gelişmesinde ve amacına ulaşmasında en önemli faktörler de nitelikli aile ve nitelikli öğretmenlerdir.
Nitelikli aileyi oluşturacak anne ve babanın eğitimi evlilik öncesinden itibaren başlamalıdır. Aileyi oluşturacak anne ve baba adayı, evlilik öncesinde “evliliğe hazırlık” adı altında sertifikalı bir eğitime tabi tutulmalıdır. Yapılacak bu eğitimde; karı koca ilişkileri, örnek ve mutlu bir ailede bireylere düşecek görevler, davranışlar, aile içi iletişim, akrabalar ve komşular ile iletişim… Anlatılmalıdır. Konu ile ilgili ücretsiz kitaplar verilmelidir.
Eşin hamileliği esnasında anne ve baba yine eğitime alınmalı. Eğitimde; doğacak çocuğun hangi yaşta hangi davranış özellikleri göstereceği, bu yaşlarda çocuğa karşı nasıl davranılacağı, çocuğun beden, ruh ve zihin gelişimi için neler yapılabileceği, hangi tür oyunlar oynanacağı, hangi yaşta hangi becerilerin kazandırılacağı, çocuğa nasıl bir eğitim verileceği… Anlatılmalıdır. Hazırlanacak kitaplar ücretsiz verilmelidir.
Çocukların hayatını şekillendirecek olan davranış özellikleri ailede kazandırılır. Çocuklar anne ve babanın dediğine değil yaptığına bakarlar. Anne ve baba zaman zaman aile eğitimi seminerlerine alınmalıdır. Güncellenen aile eğitimi ve değerler eğitimi ile ilgili ücretsiz kitaplar verilmelidir.
Aile ortamı, anne ve babanın örnek alındığı, değerlerin öğretildiği, olumlu davranışların kazandırıldığı, çocuğun bedenen, zihnen ve ruhen hayata hazırlandığı, karakterinin şekillendiği yerdir. Çocuklar 0-8 yaş arasında her şeyi oyun olarak algılar. Çocuğun psikolojisini bilmeden ona faydalı olabilmek zordur. Anne ve babanın öncelikli görevi çocuğa nitelikli bir eğitim verilmesini sağlamak olmalıdır.
Anaokulları zorunlu olmalıdır. Çocuk anaokuluna gönderileceği zaman anne ve baba yine seminere alınmalıdır. Seminerde, anaokulunda neler öğretileceği, eğitimin devamı olarak evde, anne ve babanın çocuğa karşı nasıl davranması gerektiği, çocukla neler yapılması gerektiği… Öğretilmelidir.
Anaokulunda çocuklara olumlu davranış özellikleri kazandırılmalıdır. Çocuğun beden ve el becerileri geliştirilmelidir. Çocuk zihnen bedenen ve ruhen eğitilmelidir. Anaokulu görevlileri çocuk bakıcısı gibi değil, eğitici gibi davranmalıdır. Anaokulunda, çocukla ilgili evde yapılması gerekenler çalışmalar ve davranışlar haftalık veya aylık olarak veliye yazılı olarak verilmeli, veli bilgilendirilmeli ve takibi yapılmalıdır.
Çocuğun anaokulundan sonra gideceği yer ilkokuldur. Çocuk hayatı boyunca en önemli eğitimi ilkokulda alır. İlkokul öğretmeni ne kadar iyi olursa, öğrencinin başarısı ve davranışları o kadar iyi olur. Bu yaşlarda çocuk öğretmenini model olarak alır. Öğretmenin öğrenciye akademik eğitimin yanında iyi bir rol model olması ve olumlu davranışlar kazandırması önemlidir. Çocuk bedenen, zihnen ve ruhen eğitilmelidir.
Ortaokul ve lise eğitiminde her derse branş öğretmenleri gireceği için öğretmen faktörü çok önemlidir. Branş öğretmenleri hem kendini sürekli yenilemeli, hem öğretmeyi iyi bilmelidir. Maalesef bazı öğretmenlerimiz öğretme sorunu yaşıyor. Öğrenciye yeteri kadar faydalı olamıyor. Yeteri kadar deney, gezi, gözlem, bilgisayar, sunum… gibi imkanları kullanmıyor.
Eğitimde en önemli faktör; ne müfredat, ne ders materyalleri ne sınav sonuçları… Nitelikli öğretmendir. Öğretmen arkadaşlar alınmasınlar, ben de bir öğretmenim. Öğretmenlik Peygamberlik mesleğidir. Dünyaya yeniden gelsem yine öğretmen olmayı tercih ederdim. Yıllarca öğretmenlik, müdür yardımcılığı, okul müdürlüğü ve milli eğitim müdürlüğü yaptım. Amaç birilerini suçlamak değil, öz eleştiri yapmak, bilgi ve tecrübeleri paylaşmak…
Nitelikli öğretmen yetiştirmek için ülkenin en zeki öğrencileri öğretmen olmaya teşvik edilmelidir. En kaliteli fakülteler öğretmen yetiştiren fakülteler olmalıdır. Bunun yolu öğretmenin saygınlığının ve ekonomik imkanlarının artırılmasıdır. Öğretmen alımında alanında tezli yüksek lisans ve doktora yapan öğretmen adaylarına öncelik ve ek puan verilmelidir.
Eğitim fakültelerinde görev yapan araştırma görevlilerine, yardımcı doçentlere, doçentlere ve profesörlere proje okullarında ve fen liselerinde haftada iki veya dört saat derse girme zorunluluğu getirilmelidir. Tabi akademisyene seçme hakkı ve dolgun ücret verilmelidir. Bunun esas amacı: Eğitim fakültelerindeki akademisyenlerin masa başında makale yazmayıp alana inmeleri, eğitimin gerçek sorunlarını görmeleri, yaşamaları ve kendi şartlarımıza uygun çözümler getirmeleri olacaktır.
Maalesef öğretmenlerimizin birçoğu yeniliklere kapalı. Verilecek seminerlere gitmemek için bin bir türlü bahane buluyorlar. Seminere gitse bile orada aldığı eğitim çoğunlukla uygulama aşamasına geçmiyor.
Eğitim öğretim yılı sonunda ve başında yapılan seminer dönemlerinde, her öğretmenin örnek ders hazırlaması ve seminere katılan öğretmenlere anlatması sağlanmalıdır. Dersin anlatımı sonrası öğretmenler ders anlatan öğretmende gördükleri eksiklikleri ve önerileri söylemelidir. Ayrıca her öğretmenin sene içerisinde herhangi bir sınıfta anlattığı ders videoya alınmalı ve öğretmene izlettirilmelidir. Öğretmenin kendi eksikliklerini ve artılarını rapor halinde yazması istenmelidir.
Eğitim öğretim yılı başında bütün öğretmenlerden yıl sonu hedefleri, gerekçeleri ve belgeleri ile yazılı olarak alınmalıdır. Yıl sonunda öğretmenin hedeflerine ne kadar ulaştığı, ulaşmadı ise gerekçeleri istenmelidir. Ayrıca sene başı Öğretmenler Kurulu toplantısında okulun hedefleri yazılı olarak belirlenmelidir. Yıl sonu Öğretmenler Kurulu toplantısında hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmedi ise nedenleri bilgi ve belgelerle tespit edilmelidir. başarısız öğretmen ikaz edilmelidir.
Öğretmenler hakkında, ”falan kişi” ise “o ne bilir”, “o zaten şöyle biri”… gibi suçlama ve ön yargılardan vazgeçilmelidir. Önemli olan “ kimin dediği değil, ne dediği “ olmalıdır. Çalışan, proje üreten, başarılı olan, kendisini yenileyen öğretmenler adaletli bir değerlendirme ile ödüllendirilmelidir. Performans uygulaması adaletle ve titizlikle uygulanmalıdır.
Okul müdürleri mümkünse derse girmemeli onun yerine denetim ve rehberlik görevi konmalıdır. Okul müdürü denetim ve rehberlik konusunda eğitimde geçirilmelidir. Okul müdürü sık sık öğretmenlerin derslerine girmeli, ders dinlemeli, öğretmene rehberlik etmeli ve gördüğü eksiklikleri öğretmene anlatmalı ve bu denetimler kayıt altına alınmalıdır.
Uzun vadede öğretmenlere haftanın her günü mesai saatleri içerisinde okulda bulunma zorunluluğu getirilmelidir. Ancak her öğretmenin kendisine ait bir sınıfı olmalıdır. Örneğin; bir Tarih öğretmeninin sınıfına girildiğinde orada Tarih ile ilgili her türlü ders materyali bulunmalıdır. Öğrenci dersi dinlemek için öğretmenin sınıfına gitmelidir. Öğretmene dersi olmadığı zamanlarda derse hazırlık ödeneği verilmelidir. Öğretmenin öğretmenlikten başka uğraş alanı olmamalıdır.
Rehber öğretmenler tarafından öğrenci sorunları senaryolaştırılmalı, tiyatro olarak velilere gösterilmelidir. Veliler için aile eğitim seminerleri ve bilgilendirme toplantıları yapılmalı, velilerin okulu sahiplenmeleri sağlanmalıdır. Özellikle okul öncesi, ilkokul ve ortaokul velilerinin okulla ilişkileri güçlendirilmelidir. Bu okulların çok amaçlı salonlarında velilere yönelik, günün ihtiyacına göre uzmanlar tarafından seminerler verilmelidir. Yaşam boyu eğitim uygulaması hayata geçirilmelidir. Öğrencinin veli tarafından takibi sağlanmalıdır. Öğrenci veli tarafından takip edildiğini bilirse kendine çeki düzen verir, başarısı ve olumlu davranışları artar.
Bilgi güçtür. Eğitim doğumla başlayıp ölümle neticelenen bir hayatı kapsamalıdır. Kitap okuma alışkanlığı bütün topluma kazandırılmalıdır. Halk Eğitimi Merkezleri, her yaştaki insanların ihtiyacı olan kursları aldıkları, dijital kütüphanelerin olduğu, konferans ve sergilerin yapılabildiği, her türlü donanıma sahip merkezler olmalıdır. Bu merkezlerde gerektiğinde ev hanımlarına, emeklilere, işsizlere, çiftçiye, köylüye… İhtiyacı olan her kesime kurslar vermeli, gerektiğinde mesleklerdeki yeniliklerle ilgili kurslar… Açılmalıdır. Emeklileri hayata bağlayacak kurslar, sergi salonları dinlenme alanları açılmalıdır.
Geçmişte nice projeler, nice kampanyalar yapıldı, nice modeller alındı… Ancak istenilen sonuç alınamadı. Müfredatta yapılan çalışmalar güzel, ancak onu başarıya ulaştıracak olan; nitelikli ve adanmış öğretmenler olacaktır.
Bazen öğretmen ne kadar nitelikli olursa olsun, okulun fiziki ortamı ne kadar iyi olursa olsun öğrencide yetenek ve istek yoksa hiçbir başarı elde edilemez. Onun için veliler öğrencilerinin yeteneklerini bilmeli, yeteneklerine göre eğitim almaları sağlanmalıdır.
Okul türlerine göre, okula girişte baraj puanı konmalıdır. Belirli bir puanın altında puanı olan öğrencilerin Anadolu Liselerine gitmeleri engellenmelidir. Alternatif olarak; Avrupa’da olduğu gibi günün ihtiyacı olan alanlarda meslek liseleri açılmalıdır.
Anadolu Liseleri ilave olarak spor, sanat, müzik gibi alanlara ve donanımlara kavuşturulmalıdır. Anadolu lisesinde okuyan ve spora ilgisi olan bir öğrenci; Anadolu Lisesi eğitiminin yanında ilave olarak, istediği branşta lisanslı spor eğitimini veya müziğe ilgi ve yeteneği olan bir öğrenci, ilave müzik eğitimini veya sanata ilgisi olan bir öğrenci sanat eğitimini de alabilmelidir.
Okullarda dil öğretimine önem verilmelidir. Mümkünse yabancı öğretmenlerin bazı okullarda derse girmeleri sağlanmalıdır. Öğretmenlerin yurtdışı seyahat etmeleri teşvik edilmelidir Gerekirse öğretmenin yurtdışı uçak biletleri indirimli olmalı ve masrafların bir kısmı Devlet tarafından karşılanmalıdır. Gezi dönüşü öğretmenden değerlendirme ve izlenim raporu istenmelidir. Daha önce defalarca yurt dışına gitmiş biri olarak bu gezilerin öğretmenin ufkunu açacağına ve dilin önemini anlayacağına inanıyorum.
Bazı özel okulların öğrencisine hak etmediği puanları vermelerine engel olunması için sıkı denetimler yapılmalıdır. Belirli bir puanın altında olan öğrencilerin Mesleki Eğitim Merkezlerine gitmeleri zorunlu hale getirilmelidir.
Eğitim yöneticileri özenle seçilmelidir. Yönetici atanırken sorumluluk makamındaki kişilerin ehliyetli ve liyakatli kişileri seçmesi gerekir. Müdür adayının geçmişte eğitimle ilgili hangi başarıları gösterdiği, gelecek için ne gibi projeleri olduğuna bakılmalıdır.
Yarınlarımız için çağı yakalamış, kendi değerlerimize ve kültürümüze bağlı, düşünen, araştıran, sorgulayan, kendisini ifade edebilen, teknolojiyi kullanabilen, en az bir dil bilen, yeteneklerine göre eğitim almış öğrenciler yetiştirmek dileğiyle…
Hurşit EKİNCİ