BAŞARININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER

0
29

Eğitimde, öğrenmede başarılı olmak için; zeki olmak tek başına yeterli değildir. Zekâ kişide var olan bir yetenektir. Kişide var olan zekâ; planlı, programlı ve düzenli bir şekilde kullanılmazsa, zeki olmak kişiyi tek başına başarıya götürmez. Başarının % 20’si zeka, % 80’i düzenli, planlı ve verimli çalışmaktır. Başarılı olmak için, öncelikle başarıya ulaşmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Başarıya ulaşmanın önünde birçok engeller vardır. Çoğu zaman bu engellerin farkında olmayız. Zamanımızı boşa harcadığımızda bile sorgulayıp hayıflanmayız. Bahaneler üretir, kendimizi bahaneler ile teselli etmeye çalışırız. Bazen nefsimizin arzu ve isteklerinin peşinde koşar, zamanın ve kaybettiklerimizin farkında olmayız. Başarıya ulaşmak için, öncelikle başarıya ulaşmamızı engelleyen olumsuzluklardan, başarıya engel olan alışkanlıklarımızdan kurtulmamız gerekir.

Başarıya ulaşmamızı engelleyen; ana nedenler ile zamana ve yaşa göre değişen nedenler vardır. Bunların başlıcaları: Tembellik, sosyal medya, dijital bağımlılık, kötü arkadaş, olumsuz çevre, kötü örnekler, haz, hız ve eğlence peşinde koşmak, plansız, programsız ve amaçsız bir hayat yaşamak, zayıf bir irade, motivasyon ve özgüven eksikliği, disiplinsiz bir hayat, kötü eğitimci, yetersiz imkanlar, ilgisiz veli, kontrolsüz internet ve cep telefonu kullanımı, televizyon/dizi, program bağımlılığı, yaşa ve gelişimine uygun olmayan filmler izlemek ve kitaplar okumak, başarısızlıktan ders almayıp pes etmek, başkalarının olumsuz düşüncelerinden etkilenmek, karşı cinse olan ilgi, sigara, içki, kumar, madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıklar edinmek, olumsuz aile tutumları, bahaneler üretmek, hayır diyememek …

Öğrencilerin istenilen başarıyı elde edememelerinin nedenleri incelendiğinde; başarısız öğrencilerin birçoğunun, ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini, hayatın rutininin bir parçası olarak gördüğü, eğitime ve öğrenmeye gerekli önemi vermedikleri görülmektedir. Bunun en önemli nedeni; öğrencinin ailesinde ve yaşadığı çevrede eğitime ve öğrenmeye gerekli önemin verilmemesidir.

Öğretmenin güzel örnek olmaması, kaba ve saygısız davranması, dersi öğrencinin anlayacağı bir şekilde işlememesi, eğitim ve öğrenmeyi sevdirmemesi ve çocuğa olumlu rehber olmamasının da çocuğun başarısız olmasındaki etkisi vardır. Öğrenci öğretmenini severse dersini de sever. Öğretmeninin dikkatini çekmek için onun istediği gibi olmaya çalışır ve çoğunlukla onu model alır.

Günümüzde öğrenci; kitabını, defterini, çantasını alıp okula gidiyor, dersine giriyor, ders bitiminde eve geliyor… Bu durum öğrencinin öğrenim hayatı boyunca devam ediyor. Öğrencilerin birçoğunun öğrenmeye merakı yok. Bilginin hayatında ne işe yarayacağından habersiz okula gidiyor. Öğrencilerin birçoğunun tek düşüncesi, okula devam etmek, derslere girmek, devamsızlık yapmamak ve sınıfını geçmektir. Bu durum öğrencilerin birçoğu için aynıdır. Çünkü çoğu ailede, çocuklara gelecek için hayal kurmaları ve hedef belirlemeleri telkin edilmiyor. Öğrenciye belirleyeceği hedefe ulaşmanın yolunun iyi bir eğitimden ve diplomadan geçtiği anlatılmıyor. Bu da öğrencinin eğitimde ve öğrenmede başarılı olmasına engel oluyor.

Günümüzde, ülkemizdeki insanların birçoğu, vakitlerinin çoğunluğunu televizyon başında geçiriyorlar. Özellikle diziler insanları saatlerce televizyon başına mahkûm ediyor. İnsanlar şu soruyu kendilerine sormuyorlar: Saatlerce televizyon izledim, benim hayatımı kolaylaştıracak ne öğrendim? Cevap koskoca bir hiç ve boşa geçirilen zaman. Daha kötüsü; o dizilerin insanlar üzerinde olumsuz etkileri oluyor. Televizyonda izlenen bazı sahneler, olumsuz örnekler, insanların hafızasında, yaşam tarzında ve davranışlarında olumsuz etki ediyor. Anne ve babaları televizyon seyrederken çocukların verimli ders çalışması mümkün olmuyor.

Gençler ve orta yaşlıların çoğunluğu, internet üzerinden bağlantı kurulan Facebook, Twitter (X), İnstagram, YouTube, WhatsApp, TikTok… gibi sosyal medya programlarını kullanarak vakit geçiriyorlar. Sosyal medya ortamında paylaşılan bilgilerin doğru olup olmadığı bile çoğu zaman sorgulanmıyor, doğru olarak kabul ediliyor. Bazen mahrem ve zararlı bilgiler paylaşılıyor. Akıllı telefonlar ve sosyal medya, insanların zamanını ve enerjisini tükettiği bir platform haline geldi.

Gençlerin bir kısmı zamanlarının birçoğunu internette oyun oynamakla geçiriyorlar. Çocukların birçoğu oyunlarda olumsuz alışkanlıklar ediniyorlar. Çocuklar oyunla gerçeği ayırt edemiyorlar. Şiddeti öğreniyorlar. Olumsuz alışkanlıklar ediniyorlar. Alışkanlıklar yaşam tarzlarını etkiliyor Davranışları değişebiliyor…

Gençlerin bir kısmı haz ve hız peşinde. Özellikle kız öğrencilerin birçoğunun kulaklarında kulaklık, müzik dinliyorlar. Evde kulağında kulaklık ile müzik dinleyerek ve zamanın birçoğunu arkadaşları ile sosyal medyada görüşerek, bilgi paylaşarak geçiriyorlar. Bu durum zaman israfına, öğrencinin dersine odaklanmasına olmasına engel oluyor.

Gençleri en fazla etkileyen şey; karşı cinse olan ilgi, birlikte vakit geçirmek… Bazı gençlerin zamanlarının çoğunu karşı cinsle birlikte kafelerde, eğlence yerlerinde geçiriyorlar. Bu durum öğrencinin dersleri, öğrenmeyi ikinci plana itmesine ve başarısız olmasına neden oluyor.

Gençlerin birlikte oldukları arkadaş grupları, bazen gençlerin sigara, alkol, uyuşturucu, şiddet, gasp, hırsızlık gibi olumsuz alışkanlıklar edinmesine ve öğrenmeyi, çalışmayı ikinci plana atmasına sebep olabiliyor.

Gençlerin bir kısmı dijital bağımlılık ile karşı karşıya. İnsanların birçoğu telefon, tablet, bilgisayar gibi dijital aletlerle; sosyal medya platformlarında, alışveriş sitelerinde, oyun sitelerinde ihtiyaçtan fazla vakit geçiriyorlar.

Başarıya ulaşmak için, çok çalışılmalı, sağlam bir iradeye sahip olunmalı, gerektiğinde nefsin arzu ve isteklerine, çevremizdekilerin bizi çalışmalarımızdan daha güzel işler yapmamızı engelleyecek tekliflerine hayır diyebilmeliyiz. Başarının sırrı, belirlenen hedefe ulaşmak için planlı, programlı ve düzenli olarak çalışmaktır. Nefsin arzu ve isteklerine hayır diyebilmektir.

Başarıya ulaşmak için, başarının önündeki engelleri kaldırmamız gerekir. Teknolojiyi ihtiyacımız kadar kullanmalı, teknolojinin bağımlısı olmamalıyız. En önemlisi de nefsimizi terbiye edip, belirlediğimiz hedefe ulaşmak için yaptığımız planları uygulamalı ve bizi çalışmaktan alıkoyacak şeyleri terk etmeliyiz. Hedefe ulaşmak için önümüze çıkacak zorluklara katlanmak için sağlam bir iradeye sahip olmamız gerekir.

İnsanın en kıymetli hazineleri öncelikle sağlık ve zamandır. Kaybedilen zamanın telafisi yoktur, geri getiremezsiniz. Kaybedilen sağlığı geri getirmek zor, zahmetli ve masraflıdır. İnsanlar televizyon, tablet, telefon ve bilgisayara fazla bakmalarından dolayı gözlerinde rahatsızlıklar yaşamaktadır. Uzun süre televizyon seyretmekten veya sosyal medyada vakit geçirmekten dolayı hareketsiz kalmaktadır.  Hareketsizlik, başta obezite olmak üzere birçok hastalığa sebep olmaktadır.

Havaya, suya, gıdaya ihtiyacımızın olduğu gibi; hayat boyu eğitime, öğrenmeye, bilgiye ve teknolojiye de ihtiyacımız vardır. Zamanı iyi kullanmayı, ihtiyaçlarımızı ve önceliklerimizi belirlemeyi ve dengeyi iyi bilmeli ve uygulamalıyız.

Hurşit EKİNCİ

Eğitimci- Yazar