EĞİTİMDE GÜZEL AHLAKIN YERİ

0
7064

Tarih boyunca ahlak, güzel ahlak ve erdem konuları; Peygamberlerin, felsefecilerin, âlimlerin ve eğitimcilerin üzerinde ısrarla durduğu, önemli ve öncelikli konular olmuştur. “ Dünya ve ahiret saadetini elde etmenin”, “mutlu olmanın” , “insanın ulaşabileceği ruhsal olgunluğa erişmenin” ve insanın öncelikli görevinin;  ahlaka gerekli önemin verilmesinden ve ahlaki olgunluğa erişmekten geçtiği belirtilmiştir.

Ahlak, güzel ahlak ve erdemin farklı tanımları yapılmıştır.

Ahlakın sözlük anlamı: Bir toplumda bulunan kişilerin iyi olarak kabul ettikleri, benimsedikleri, uymak zorunda bulundukları davranış biçimleri, kurallar,  iyi nitelikler, güzel davranışlar,  töre, moral, etik anlamlarına gelmektedir.

Ahlak, insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım iyi söz, tutum ve davranışların tümü,  kişide huy olarak bilinen iyi ve güzel olan niteliklerdir.

Felsefi terim olarak ahlak; insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik.

Ahlâklı olmak, insanın kendi arzusu ile, iyi olarak kabul edilen söz, fiil ve davranışlarda bulunması, kötü olarak kabul edilen söz, fiil ve davranışlardan kaçınmasıdır.

Ahlakın eğitimdeki karşılığı: Çocuğa olumlu davranışlar kazandırmaktır. Dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde,  0- 10 yaş arası eğitimin amacı; çocuklara olumlu davranışlar kazandırmak olarak belirlenmiştir.

Japon eğitim sisteminin üç önemli amacı bulunmaktadır; zihinsel eğitim, bedensel eğitim ve olumlu davranışlar kazandırma eğitimi.

Günümüz dünyasında insanlarda görülen olumsuz davranışların altında ahlaki değerlere yeteri kadar önem vermemek yatar. Ahlaki değerlere önem verilmeyen toplumlarda, hırsızlık, rüşvet, haksız kazanç elde etmek, dolandırıcılık, saygısızlık, zulüm, her türlü olumsuzluk… artar.   Günümüz insanının rahatsız olduğu konuların ( saygısızlık, değer vermeme, yardım etmeme, paylaşmama, adam kayırma… ) altında ahlaki kurallara uymamak yatar.

Tarih boyunca nice toplumlar ahlaki değerlerden uzaklaştıkları için helak olmuşlardır.

Allah,  Kuran-ı Kerim’de; Hz. Peygamberin şahsında ahlakın önemini vurgulamıştır: “ Sen yüce bir ahlak üzeresin” (Kalem-4 )

Peygamberlerin öncelikli görevi güzel ahlakı yaşamak ve öğretmek olmuştur. Nitekim Hz. Peygamber, “ Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur.

Güzel ahlak, “İnsanların elinden ve dilinden başkalarının zarar görmemesidir.”, “ Kendin için istediğin güzel bir şeyi başkası için de isteyebilmek, kendine yapılmasını istemediğin bir şeyin başkasına da yapılmasını istememektir.” ( Hadis-i Şerif)

Güzel ahlak, insana insanca değer vermek, paylaşmak, yardımlaşmak, kötü söz ve davranışlardan uzaklaşmaktır.

Güzel ahlak, tatlı dilli, güler yüzlü, affedici olmak ve kalp kırmamaktır.

Güzel ahlak, görgü ve nezaket kurallarına uymak, gerektiğinde özür dilemek, teşekkür etmek ve rica etmektir.

Güzel ahlak, yalan söylememek, gıybet ve dedikodu yapmamak, insanları birbirine düşürmemek, insanlara kötü ve kırıcı söz söylememek, lakap takmamak,  kaş göz işareti ile insanları alaya almamaktır.

Güzel ahlâk, insanları sevmek, saygı göstermek, hizmet ve merhamet etmektir.

Güzel ahlâk, insanlara karşı edep, hayâ ve tevazu ile davranmaktır.

Güzel ahlak, ölçü ve tartıda hile yapmamak, haksız kazanç elde etmemek, helalinden kazanmak ve helalinde yemektir.

Güzel ahlak, paylaşmak, yardım etmek, ihtiyacı olana vermek, cömert olma, israf etmemek ve adaletli olmaktır.

Güzel ahlâk,  küfür, yalan, lânet okuma, alay etme, kibirlenme, insanların arasını açma, gıybet etme, riya, cimrilik, kıskançlık suizan, kibir gibi kötü duygu ve davranışlardan kaçınmaktır.

Güzel ahlak, verdiği sözü yerine getirmek, emanete riayet etmek,  namusunu korumak, gözlerini ve ellerini haramdan sakınmaktır.

Güzel ahlak, kul hakkına, ana baba hakkına ve komşu hakkına riayet etmektir.

Güzel ahlak, başkasının canına, malına ve namusuna göz dikmemek, hırsızlık yapmamak,  iftira etmemektir.

Güzel ahlak, öfkesine yenik düşmemek, düşmanlık etmemek, kindar olmamak ve affetmektir.

Güzel ahlak, insana malı, makamı ve serveti için değil, insan olduğu için değer vermedir.

Güzel ahlak, çelik bilekli, Arslan yürekli ve melek ruhlu olmaktır…

Erdem: Güzel ahlakın zirvesi,  insanın tam bir ruhsal olgunluğa ulaşmasıdır.

Erdem, ahlaklı olmanın gerektirdiği;  doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adıdır. Eş anlamlısı: Fazilettir.

Tarihimize baktığımızda; çocuğa, güzel ahlak/olumlu davranış kazandırma süreci; doğumla birlikte ailede başlar,  anne ve babanın olumlu örnek olması, ailede güzel ahlaklı olmanın önemsenmesi ve hedef olarak koyulması ile çocukta davranışa dönüşürdü. Güzel ahlak çocuğun eğitim hayatında, öğretmenlerinin örnek olması ve bilgi ile pekişir, yaşam boyunca devam ederdi.  Toplumda güzel ahlaka uygun davranmak bir erdemlilik olarak kabul edilirdi.

Günümüz eğitim sisteminde, müfredatta veya anne ve babaların gündeminde yeteri kadar; çocuklara “güzel ahlakı”  benimsetmek ve içselleştirmek, yaşam biçimi haline getirmek gibi bir amaç bulunmamaktadır.

Anne ve babaların çocukları hakkındaki öncelikli hedefleri;  çocuklarının sınav başarısı, itibarı ve statüsü olan bir makam ve yüksek getirisi olan meslek sahibi olmalarıdır.

Çocuklarımızın hangi mesleğinin olmasını istiyorsak, isteyelim. Çocuklarımıza öncelikli olarak güzel ahlakı öğretmeli ve yaşam biçimi haline getirmeliyiz. Güzel ahlak eğitimin temeli olmalıdır. Güzel ahlaklı bir doktor, mühendis, avukat, mimar… olmak öncelikli hedef olmalıdır.

Anne ve babalar! Bir an gözlerinizi yumun. Çocuğunuz hayalinizdeki okulları okumuş, istediğiniz mesleğe ve makama sahip olmuş, evlenmiş, istediğiniz her şeyi elde etmiş… Sizin yerinizin neresi olacağını düşünüyorsunuz? Çevrenize bakın, yardıma, ilgiye, önemsenmeye, değer verilmeye ihtiyacınızın olacağı bir dönemde; ya evlerde yalnızlığa terkedilmek, ya da huzurevlerine bırakılmak…  Bayramdan bayrama ziyaret edilmeye veya ara sıra telefonda aranmaya razı olmak… Bu yaşam tarzının, bu eğitimin,  insanları çoğunlukla götüreceği yer orasıdır. “ Görünen köy kılavuz istemez.”

Anne- baba hakkını, kul hakkını, komşu hakkını, günahı, sevabı, iyiyi, kötüyü bilmeyen, kendi çıkarını düşünen, elindeki imkânlarla insanlara zulmeden, insana insanca değer vermeyen, kendi çıkarını; vatanının, milletinin, toplumun değerlerinin üstünde tutan bencil, nemelazımcı insanlardan topluma da bir fayda gelmez.

Şöyle bir hikâye anlatılır: “ Zamanın birinde bir  baba, oğlu yaramazlık yaptığında ona kızar ve sürekli olarak,  “ sen adam olmazsın” dermiş. Aradan zaman geçer yaramaz çocuk okur ve zamanın valisi olur. Adamlarına “ falan yerdeki falan adamı bana getirin “ der. Valinin adamları gider ve babayı yaka paça valinin huzuruna çıkarırlar. Vali babasına küçümseyici bir eda ile: “Bana sen adam olamazsın diyordun, bak okudum vali oldum” der. Adam oğluna der ki: “ ben sana okuyamazsın demedim. Adam olamazsın dedim. Adam olsaydın babanı böyle yaka paça huzuruna getirmez sen babanın yanına giderdin” der.

Çocuklara “ adam olma” vasfının kazandırılması ve hedef olarak konulması gerekir.

Aslında bir anne ve banın evladına vermesi gereken en önemli hedef: Çocuğunun güzel ahlak sahibi olması olmalıdır. Eğitim güzel ahlak üzerine bina edilmelidir.

“Bir baba evladına güzel terbiyeden daha üstün bir şey veremez.” (Hadis-i Şerif)

Güzel ahlakın öğretileceği ve yaşam biçimi haline getirileceği yer öncelikle ailedir.

Eğitim güzel ahlak üzerine bina edilmelidir. Güzel ahlakı yaşam biçimi haline getiren toplumlar; adaletin, başarının, paylaşmanın, kardeşliğin, mutluluğun… olduğu erdemli toplumlardır.

Hurşit EKİNCİ

Eğitim Uzmanı