Dostluk

0
2818

 

Bir Kızılderili atasözü der ki:

“Ah rahatlık… Yanındaki insana güvenmenin tarif edilemez rahatlığı… Düşünceyi tartmadan, kelimeleri ölçüp biçmeden, yüreğinden koptuğu gibi, dosdoğru konuşmak…Tohum ile samanı vefakar bir elin alıp eleyeceğinden,  saklamaya değer olanları saklayıp, kalanını hafif bir nefesle üfleyivereceğinden emin olmak…”

Dostluk üzerine ne çok şey yazıldı, söylendi…

Dost hayattaki en büyük servet…

Bir dostun sevgisini, muhabbetini hissetmek sanki hayatı anlamlı kılan..”Derdin derdimdir” diyebilen insanların varlığını bilmek, “Bu insan gerçekten benim iyiliğimi istiyor”   diyebileceğimiz insanların olması hayatımızda…

Kötü gününde yanında mı? Eksikliklerine tahammül edebiliyor mu? İşte gerçek zenginlik buymuş, anladım…

Ve bildim ki dostluk dediğin ayrı olduklarında insanları bir arada tutanmış. Önemli olan beden değil yani, her şey ruhta olup bitiyor.

Önce ruh yaratıldı ve aslolan da ruhtur. Ruh için zaman ve mekan kavramı yok ki… Öyleyse problem de yok…

Seni bir dinleyen vardır, bir de  anlayan. Bir derdine üzülen vardır, bir de seninle derdini çeken.. Seninle aynı kalbi taşıyan yani, aynı hayatı yaşayan…

Dostun gözünden akan bir damla yaş yangın başlatır yürekte… Onun canı yansa sen ağlarsın, o gülse senin için ısınır…

Değil mi ki “dost” tek hece sözlükte… Tanımı tek olmasa da hissettirdiği duygu tek, yaşattığı mutluluk ek. İki ayrı beden de olsa tek yürek yani, tek kalp…

Paylaşım değil mi değerlere güzellik katan, sevgi değil mi paylaşıldıkça çoğalan ve dostluk değil mi ikilikleri ortadan kaldıran? Bir değil mi ki yürekteki sevda ve bir  değil mi ki en sevgili, tek sevgili!..

Ne güzel iki bedende yaşayan bir ruh olmak, ne güzel aynı duyguları paylaşmak, aynı heyecanı, aynı acıyı tatmak ve dahi ne güzel dualarda buluşmak…

Dr. Sümeyye KULA