Eğitimde Önceliklerimiz Neler Olmalıdır 3: Aile Eğitimi

0
6497

Eğitim ile ilgili araştırmalar, incelemeler,  çalışmalar yapan; ömrünü eğitimin içinde geçirmiş, eğitimin çeşitli kademelerinde önemli görevlerde bulunmuş ve halen eğitimin içinden biri olarak, edindiğim bilgi ve tecrübelerime dayanarak; eğitimde en önemli alanlardan birinin de aile eğitimi olduğuna inanıyorum.

Neden aile eğitimi

Çocuklar,  hayatına yön verecek olan; konuşmayı, yürümeyi, yemeyi, içmeyi, temel becerilerini, sorumluluk almayı, adetlerini, inançlarını, ibadet alışkanlıklarını, değerlerini, duygularını kontrol etmeyi, yaşam tarzını, beslenme alışkanlığını, temiz ve düzenli olma alışkanlığını, görgü ve nezaket kurallarını, paylaşmayı, sorumluluk almayı, yardımlaşma alışkanlığını… ailede öğrenir.

Başka bir deyişle: İnsan hayatına yön verecek olan; iyinin ve kötünün, güzelin ve çirkinin, doğru ve yanlışın, günahın ve sevabın ne olduğunu; daha sonra öğreneceği bilgileri süzgecinden geçirip davranışa dönüştüreceği; kişilik, irade, vicdan, karakter, davranışlar, alışkanlıklar, değerler.. ailede gelişir ve öğrenilir.

Ailede hangi konu öncelikli ise çocuğun gündemindeki öncelikli konu da çoğunlukla o olur. Aile okumaya, bilgi edinmeye, spora… önem veriyorsa çocukta okumaya, bilgi edinmeye,  spora… önem verir. Çocuklar için en önemli rol modeller anne ve babalardır. Çocuklar anne ve babaların söylediklerine değil, yaptıklarına bakarlar. Çocuk dünyaya ve olaylara ailenin gözü ile bakar. Ailenin gündemi ve ailenin önceliği ne ise çocukların gündemi ve önceliği de çoğunlukla o olur.

Ailede, helal lokma ve helal kazanca, doğru sözlü olmaya, işte ve hayatta dürüst olmaya, kul hakkına, komşu hakkına, anne ve baba hakkına, insanlara ve farklılıklara saygı göstermeye, paylaşmaya, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye… dikkat ediliyorsa çocuklarda aynı konulara dikkat etmeyi alışkanlık haline getirir.

Tarihimize damga vuran “Büyük Şahsiyetlerin” hayat hikayelerine bakıldığında; yetişmelerinde çoğunlukla annelerinin etkili olduğu görülür. Öncelikli olarak anneler aile eğitimine alınmalı. Nasıl bir çocuk yetiştirilmek isteniyorsa anne ve anne adayları ona uygun düzenlenecek programlarla eğitilmelidir.

Ailede eğitime önem veriliyorsa, eğitimle ilgili çalışmalar yapılıp hedefler belirleniyorsa, çocuklar da eğitime önem verir,  belirlenen hedeflere ulaşmak için çalışır.

Anne ve babalara; ailede çocuğun yaşına ve gelişimine uygun olarak hangi yaşta hangi eğitimlerin verilmesi, hangi bilgilerin öğretilmesi, hangi becerilerin kazandırılması, hangi davranışları içselleştirmesi gerektiği  öğretilmelidir. Anne ve babaların ailede yaşantıları ile örnek olmaları sağlanmalıdır. Çocuklara kazandırılmak istenen davranışlar ve öğretilmek istene bilgiler çocuklara sevdirilmeli ve benimsetilmelidir.

Çocukların başarı veya başarısızlığında, iyi veya sorunlu insan olmasında en büyük pay anne ve babalarındır. Çünkü anne ve babalar çoğunlukla çocukları ile nasıl iletişim kuracaklarını, onların yaşına göre beklentilerini, duygularını, psikolojilerini  bilmiyor. Kimlerle arkadaşlık ettiklerini, nerelere gittiklerini, neler yaptıklarını takip etmiyor. Okula bile bir sorun dolayısıyla çağrıldığında gidiyor.

Çocukların her dediğinin yapıldığı, yaptığı olumsuzlukların  görmezden gelindiği, kısaca şımartıldığı ailelerde yetişen çocuk hayatta çoğunlukla başarısız ve uyumsuz oluyor.

Çocuklar hakkındaki kararların anne ve babalar tarafından alındığı, çocuğa söz hakkı bile verilmediği ailelerde yetişen çocuklar hayata atıldıklarında çoğunlukla içine kapanık kendini ifade etmekten aciz, kendine güveni olmayan biri olarak yetişiyor.

Çocuklara değer verilip; çocuğa kendisini ifade etme hakkı verilen, görüşleri önemsenen, sorumluluk  verilen ailelerde yetişen çocuklar; öz güveni yüksek, iradesi sağlam ve karakteri düzgün oluyor.

Günümüzde çoğu anne ve babalar; çocuklarını sınav odaklı yetiştiriyor. Bazı anne ve babalara göre en iyi çocuk; sınavlarda en yüksek notu alan, sınavlarda üstün başarı gösteren, iyi okulların sınavını kazanıp oralarda okuyan, o okullardan başarı ile mezun olabilendir.

Çocukların meslek seçimini ve hedeflerini de çoğunlukla anne ve babalar belirliyor. Toplumda getirisi yüksek olan meslek sahibi olmaları, yüksek makam mevki sahibi olmaları,  iyi para kazanmaları öncelikli hedefler olarak ailede belirleniyor.

Anne ve babalar çocuklarını; sadece sınav odaklı değil, duygu, düşünce ve iradesini kontrol edebilen, aklını kullanabilen, olaylar karşısında duyguları ile değil aklı ile karar verebilen, öfkesine yenik düşmeyen, güzel ahlaklı, olumlu davranışlar sergileyen, insanlarla olumlu iletişim kuran, güzel ahlak sahibi, sorumluluklarını bilen, öz güveni yüksek olan, iyi ve kötünün, güzel ve çirkinin, günah ve sevabın, doğru ve yanlışın ne olduğunu bilen, kendi tarih ve kültürümüzü, milli ve manevi  değerlerimizi önemseyen…  bireyler olarak yetiştirmelidir.

Çocukları en iyi bilen anne ve babalardır. Anne ve babalar çocuklarının zayıf ve güçlü yönlerini, yeteneklerini, korkularını, ilgi alanlarını daha iyi bilir. Çocuklar için belirlenecek hedefler ve ondan istenilecek davranışlar çocuğun sahip olduğu yeteneklere göre olmalıdır.

Çocuklara “iyi insan olma” odaklı hedefler ailede verilir… Çocuğa olumlu davranışlar ailede kazandırılır. Anne ve babalar, çocuklarına akademik eğitimin yanında; inançlarını, ibadetlerini, duygularını kontrol etmeyi, iradesini güçlendirmeyi ve örnek davranışları sergilemeyi ailede öğretmelidir.

Günümüzde çocuklar bedenen ve zihnen eğitiliyor ancak ruhen eğitilmiyor. Okullarda öğrencilere bilgiler yükleniyor. Ancak o bilgileri işleyecek karakter eğitimi verilmiyor. Karakter eğitiminin verildiği yer çoğunlukla ailedir.

Elimde imkan olsa; “ Karakter Eğitimi “ adı altında, içeriğinde: Çocuk eğitimi, aile eğitimi, değerler eğitimi, duygu, düşünce, davranış ve irade eğitimi, ahlak eğitimi, iletişim ve ruhsal eğitimin olduğu bir dersi okullarda zorunlu olarak okuturdum.

Karakter eğitimi ile hedeflenen amaç: Değerlerimizi öğretmek ve yaşam biçimi haline getirmek. Çocuklarımıza olumlu davranışlar kazandırmak. Aileyi huzurun merkezi haline getirmek. Birbirlerini dinleyen, anlayan, değer veren, birbirlerinin düşüncelerine, yaşantılarına, kültürüne kısaca farklılıklarına saygı gösteren, sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşan, birbirlerine sevgi bağı ile bağlı bireyler yetiştirmek olmalıdır.

Anne ve babaların çocuklarına karşı sorumluluklarının 18 yaşına kadar değil, ömür boyu devam etmesi gerektiğini anlatmak ve benimsetmek. İnsanların kendileri için yapılmasını istedikleri güzellikleri başkaları içinde istemelerini sağlamak. Sözlerinde, işlerinde ve davranışlarında dürüst bireyler yetiştirmek. Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmek. Başkalarına el ve dilleri ile zarar vermemek. Söylediğinde sözlerin güzelini söylemek. Çocukların anne ve babalarına, büyüklerine, kardeş ve akrabalarına, komşularına, ihtiyaç sahiplerine karşı sorumluluklarının ömür boyu bir ibadet anlayışıyla yerine getirmeleri gerektiğini öğretmek ve benimsetmek zorundayız.

Nasıl bir aile eğitimi olmalı

Günümüzdeki aile eğitimi ile ilgili bilgiler, hatta öyküler bile Batı’dan tercümedir. Batı’daki aile eğitimi:  Ailede ve toplumda belirlenen kurallara aile bireylerinin uyması; çocukların uyması gereken kurallar ve edinilmesi istenilen davranışlar, olumlu iletişim kurma, karşılıklı saygı, başkasının yaşam hakkına saygı, planlı bir yaşam ve nezaket kurallarına uymayı temel almaktadır.

Batı’da bizim kültürümüze ve yaşantımıza uymayan davranışlar var. Batı’da çocuk 18 yaşından sonra çoğunlukla aileden ayrılır ve ailesi ile olan bağları zayıflar.

Batıda emekli olan bir insan çoğunlukla ya huzur evine bırakılır ya da evinde yalnızlığa ve ölüme terk edilir. Oysaki yaşlı insanların paraya değil, ilgiye, sevgiye, önemsenmeye ve değer verilmeye ihtiyacı vardır. Günümüzde her ne kadar zayıflasa da, toplumumuzda insanlar yaşlandıkça aile üzerindeki otoritesi, ailede ve çevredeki insanlar arasındaki saygınlığı artar, bu da onlara yaşama sevinci verir.

Almanya’da yaşayan bir yakınım anlatıyor: “İş yerinde bir Alman, parası olmadığı için aç kalsa, diğer Alman ona bir lokma vermez. Bizler iş yerine yiyecek bir şey götürdüğümüzde kendi aramızda paylaşırız. Almanlara da ikram ederiz. Başta paylaşmamızı anlayamıyorlardı ancak memnun oldukları söz ve davranışlarına yansıyordu.”

Toplumumuzda aile eğitimi ile ilgili bilgiler ve uygulamalar güzel, ama eksik. Aile eğitiminde Batının değerleri ve aile hayatı sorgulanmadan, bir bütün olarak model olarak alınmaktadır. Batıda örnek bir aile hayatı var mı? Batı’da maddi hiçbir sorun olmamasına rağmen insanların çoğu mutsuz. İntiharlar, gençler arasında madde bağımlılığının artması… Yapılan araştırmalara ve istatistiklere bakıldığında sonuçlar hiç de iç açıcı  değil.

Yıllar önce il merkezinde, “Okullarda uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile mücadele kapsamında yapılacak çalışmalar”  konulu toplantıya katılmıştım. Toplantıda bir sürü fikirler ortaya atıldı: “Okulların duvarlarını yükseltelim, tel örgü çekelim, kafelerın denetimleri artırılsın… “ türünden görüşler ileri sürüldü. Ben dedim ki; sizin yaptığınız önerilerden daha fazlası Batı da yapıldı. Milyarlarca dolar harcadılar. Madde bağımlılığı azaldı mı? Aksine arttı… Öncelikle çocukları, kötü alışkanlıklar edinmesine neden olacak yaşam tarzından uzak tutmalıyız. Alkolün, uyuşturucunun, kumarın, yanlış rol modellerin olduğu… yaşam tarzında yetişen çocukların varacağı yer orası. Çözüm: Yaşam tarzımızı güzelleştirmeliyiz.

Ülkemize televizyonun girdiği 1970 yıllardan önce bu kadar madde bağımlılığı, alkol kullanımı, hırsızlık, kumar, ahlaki bozulma… var mı idi?

Televizyonun veya bilgisayarın bir suçu yok. Suç onu kötü amaçlar için kullananlarda. Toplumda var olan her olumsuzluğun olumlu alternatifini bulmalı ve hayata geçirmeliyiz.

Güzel olanları alıp, eksikliklerimizi giderip,  yaşam tarzımızı kendi kültürümüz ile zenginleştirip yenilemezsek,  bizdeki bu gidişin, bu yaşam tarzının sonu da Batı’daki gibi; mutsuzluk, intiharlar, alkol, madde bağımlılığının artması… olacaktır.

Aile eğitiminin aşamalarını:  Evlilik öncesi dönem, hamilelik ve doğum sonrası dönem,  çocukluk dönemi, ergenlik ve gençlik dönemi, olgunluk dönemi, yaşlılık  dönemi.

Evlilik öncesi Dönem:  Evlenecek kişiler, evlilik öncesinde evlilikle ilgili eğitime alınmalıdır. Evlilik, sadece iki karşı cinsin anlaşarak bir araya gelmesi değildir. Evlilik, temeli karşılıklı sevgi ve saygı üzerine kurulan kutsal bir yuvanın adıdır. Evlilikte tarafların, birbirlerine,  anne ve babalara, komşulara, akrabaya ve çevreye karşı sorumlulukları nedir, onlara karşı davranışları nasıl olmalı, komşularla ve akrabalarla iletişimleri nasıl olmalı, görev paylaşımları,  yardımlaşma, sevinçleri ve üzüntüleri paylaşma, birbirlerine destek olma nasıl olmalı… gibi konular detaylı olarak evlenecek kişilere öğretilmelidir.

Hamilelik ve doğum sonrası dönem:  Hamilelik döneminde nelere dikkat edilmesi gerektiği, annenin beslenmesi, ruhsal durumu, doğum sonrasında annenin durumu ve sorumlulukları, babanın sorumlulukları… anlatılmalıdır.

Çocuğun bakımı ve gelişimi ile ilgili bilgiler, çocuğun hangi yaşta gelişiminin nasıl olacağı, hangi yaşta davranışlarının nasıl olacağı ( inatlaşma, çok soru sorma, yeni şeyler keşfetme arzusu), hangi yaşta çocuğa nasıl davranılması gerektiği, hangi yaşta hangi bilgi ve becerilerin öğretilmesi gerektiği, çocuğun zihinsel, bedensel, ruhsal ve sosyal çevresinin nasıl olması gerektiği öğretilmelidir.

Çocukluk dönemi: Çocuğun anaokuluna gönderilmesi ile birlikte öncelikle anaokulunda çocuğa nelerin öğretileceği, anaokulunun devamı olarak evde çocuğa karşı nasıl yaklaşılması ve nelerin öğretilmesi gerektiği öğretilmeli. Anne ve babalar sık sık anaokulunda seminerlere alınmalı, anne ve babaların okulca bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

İlkokul ve ortaokul çağında çocuğun gelişimi, çocuğa karşı nasıl davranılması ve hangi alışkanlıkları ve becerilerin öğretilmesi gerektiği, eğitim sürecinde bedenen, zihnen ve ruhen nasıl eğitim almaları gerektiği anne ve babalara öğretilmelidir.

Evde peygamber kıssalarının, ders verici mahiyetteki hikaye kitaplarının okunduğu, kitap okuma alışkanlığının kazandırıldığı, bilgi ve tecrübelerin paylaşıldığı, herkesin kendisini ifade edebildiği, oyunların oynandığı, hoş vakitlerin geçirildiği aile saatleri yapılmasının alışkanlık haline getirilmesi sağlanmalıdır.

Ergenlik ve gençlik dönemi: Ergenlik çağındaki çocukla nasıl iletişim kurulması, çocukların psikolojik durumları bilinmeli,  çocuklar dinlenmeli, kendilerini ifade edebilme fırsatı verilmeli, onları anlamaya çalışılmalı, nasıl sorumluluk ve eğitim verilmesi gerektiği öğretilmelidir.

Olgunluk dönemi: Bu dönemde iyi bir anne ve baba nasıl olur, aile içi yaşamın nasıl olması gerektiği, aile hayatında, özel hayatta ve iş hayatında başarılı olmak için neler yapılması gerektiği anlatılmalıdır.

Yaşlılık  dönemi:  Yaşlı insanların psikolojisini anlamak ve onlara saygıda kusur etmemek, onlara değer vermek… yaşlılara nasıl davranılması gerektiği öğretilmelidir.

Yaşlılara emeklilik dönemi ile ilgili eğitim verilmeli, emeklilikte uğraşacağı resim kursları, müzik kursları… düzenlenmeli. Halk eğitimi merkezlerinde kitap okuma salonları, sergi salonları, gösteri için sahneler ve dinlenme alanları hazırlanmalıdır.

Dünya’da  ortaya çıkan veya çıkabilecek olan sorunlara karşı uygulanan  çalışmalar incelenmeli, kendi kültürümüze ve yaşam tarzımıza uygun çözümler üretilmelidir. Bilgi evrenseldir, insanlığın ortak mirasıdır. Kimin dediği değil, ne dediği önemli olmalıdır. İnsanımız arı gibi olmalı, arının zakkum ağacının çiçeğinden bile bal yapmak için malzeme aldığı gibi, Dünyanın neresinde güzel bir bilgi, güzel bir uygulama varsa alınmalıdır.

Hz. Ali’nin bir sözü ile konuyu özetleyelim: “ Çocuklarınızla yedi yaşına kadar oynayın, on dört yaşına kadar onları eğitin, on dört yaşından sonra onlarla istişare edin.”

Hurşit EKİNCİ                                                                                             Eğitimci- Yazar