GENÇLİK DÖNEMİNİN ÖNEMİ

0
79

Gençler, ailelerin umudu; ülkenin yetişmiş insan gücü, serveti ve geleceğidir. Gençler yarınlarımızı, ülkemizi emanet edeceğimiz kişilerdir.

Gençlik, insanın kendini tanıma, geliştirme, hayaller kurma, hedeflerini belirleme, hayallerini gerçekleştirme, yarınlara hazırlanma, içinde bulunduğu toplumu ve Dünya’yı tanıma ve anlama dönemidir.

Gençlik, insanın kişiliğinin, kimliğinin, karakterinin, iradesinin, yeteneklerinin, ilgi alanlarının ve potansiyelinin şekillendiği bir dönemdir.

Gençlik, insanın sorumluluklarını, değerlerini öğrendiği, ideallerini ve hedeflerini belirlediği bir dönemdir.

Gençlik, insanın ihtiyaç duyduğu eğitimi alma, meslek edinme, yeteneklerini, sosyal ilişkilerini geliştirme ve hayatı tanıma ve hayata hazırlanma dönemidir.

Gençlik, insanın geleceğini belirleyecek kararlarını verdiği, bilgi ve becerilerinin arttığı, kendine güven duygusunun geliştiği, hayata bakış açısının belirlendiği bir süreçtir.

Gençler ailenin ve ülkenin temel taşları, binanın birbirine kenetlenmiş tuğlaları gibidir. Temel ne kadar sağlam olursa, tuğlalar ne kadar sağlam olup birbirine kenetlenirse bina da o kadar sağlam ve uzun ömürlü olur.

Gençler yarınlarda ihtiyacı olacak; bilgi, beceri ve donanımlarla yetiştirilmelidir. Gençler zihnen, bedenen, duygusal, sosyal ve ruhsal eğitim almalı, değerlerini öğrenmeli, yeteneklerini geliştirip çağın ihtiyaçları olan donanımları kazanmalıdır.

Gençler, nitelikli eğitim alarak, çağın ihtiyaç duyduğu bilgi ve becerileri kazanarak; toplumun gelişmesine, değişmesine, ilerlemesine ve kalkınmasına katkı sağlayan en önemli unsurudur.

Gençler günün ihtiyaçlarına uygun zihinsel, bedensel, duygusal, ruhsal ve sosyal nitelikli eğitim alırlarsa; ailede huzur ve mutluluk, ülkede kalkınma ve refah olur.

Gençler, toplumun sorunlarını bilen, ihtiyaçlarına, beklentilerine uygun çözümler üretebilen, bireyler olarak yetiştirilmelidir.

Gençler, toplumun değerlerini, inancını, kültürünü, tarihini bilen, araştıran, sorgulayan, yaşatan, geliştiren ve aktaran bireyler olmalıdır.

Zihinsel ve bedensel eğitim, duygusal eğitim üzerine bina edilmelidir. Gençler duygularını yönetebilen, iradesine hâkim, sorumluluklarını bilen ve olumlu davranışlar kazanmış olarak hayata hazırlanmalıdır.

Duygusal eğitimin verildiği yer ailedir. Gençler hayatına yön verecek alışkanlıklarını ve davranışlarını ailede kazanır. Hayatın merkezi aile, eğitimin ve yaşamın temeli güzel ahlak olmalıdır.

Okulöncesi, ilkokul ve ortaokul dönemi; çocukta var olan, sevgi, korku, üzüntü, öfke, nefret, iğrenme, kaygı, sevinç gibi duygularla baş edebilmenin, öğretildiği, eğitildiği, olumlu davranışların kazandırıldığı, sorumlulukların ve temel bilgilerin öğretildiği dönemdir.

Lise dönemi; aklın eğitildiği, gencin ihtiyacı olacak bilgilerin öğretildiği, öğrenilen bilgilerin kullanıldığı, düşünmenin ve sorgulamanın öğretildiği, gence ihtiyacı olan bilgi ve becerilerin kazandırıldığı, mesleğe hazırlık ve meslek öğrenme dönemdir.

Üniversite dönemi; gencin mesleğini seçtiği, ihtiyacı olacak bilgileri öğrendiği ve becerileri kazandığı, öğrendiği bilgi ve becerileri sorgulamaya ve kullanmaya başladığı bir dönemdir.  Bu dönem gencin günlük hayatta ihtiyaç duyduğu bilgi, beceri ve davranışları yaparak, yaşayarak öğrendiği bir dönemdir.

Gençlik, hayatın en önemli ve en özel dönemidir. Bu dönem gençlerin çoğunlukla, akılları ile değil de duyguları ile hareket ettikleri bir dönemdir. Aslında bu dönem aklın ön planda olduğu, duyguların kontrol edildiği; yapılacak her işin düşünülerek, gerektiğinde konunun uzmanı ile istişare edilerek yapılması, söylenecek her sözün düşünülerek söylenmesi gereken bir dönem olmalıdır.

Gençlerin hayatta başarılı ya da başarısız olmasında en önemli faktör; ailesi, arkadaşları, yaşadığı çevre ve aldığı eğitimdir. Gençler bu dönemde ailede iyi bir terbiye almamışlarsa, aile ilgisiz ve sorunlu bir aile ise; genellikle agresif, hırçın, isyankâr ve söz dinlemez olabilirler.

Gençlerin hayatta başarılı olabilmeleri için akademik zekalarının yüksek olması, en iyi üniversiteleri derece ile bitirmeleri yeterli değildir. Diploma belirli kapıları açabilir ancak kişiyi başarıya ulaştıracak olan o kişinin duygusal zekasının da iyi olması gerekir. Yani insanlarla olumlu ilişkiler kurabilmesi, planlı, düzgün bir hayatının olması, öğrendiği bilgiyi kullanabilmesi… gerekir.

Her şeyin bir değeri olduğu gibi insanında bir değeri vardır. Falan kişi nasıl biridir diye sorulduğunda o kişinin diploması veya sahip olduğu imkânlar değil, o kişinin güvenilir, dürüst, verdiği söze sadık… olup olmadığı öğrenilmek istenir.

Gençlik ergenliğe geçiş dönemi ile başlar. Gençlik bir insanın hayatının duygusal ve ruhsal   yönden en önemli dönemidir. Bu dönem, gencin kendi varlığını kabul ettirme, kendini ispat etme, hayaller kurma, geleceğe hazırlanma dönemidir.

Bu dönemde gençlerin yaşına göre; gelişimi, duyguları, davranışları, hayata bakış açıları, nelerden etkilendikleri, neleri sevdikleri, neleri sevmedikleri, hangi davranışlardan ve sözlerden hoşlanmadıkları, psikolojik durumları bilinmeli ve ona göre yaklaşılmalıdır.

Gençlerin ailede sözleri dinlenmeli, değer verilmeli, sorumluluklar verilmeli, hata yaptığında cezalandırılma yerine dinlenmeli, anlamaya çalışılmalı, rehberlik edilmeli, hakaret edici, alaya alıcı, yapılanların başa kalkıldığı bir duruma girilmemelidir.

Gençler bu dönemde yalnız kalmaktan hoşlanırlar. Arkadaşları ile daha fazla vakit geçirirler. Arkadaş grubu ve grubun aldığı karara genellikle uyarlar. Arkadaş grubu kötü olursa genç bu dönemde kötü alışkanlıklar edinebilir. Gençlerin kötü alışkanlıklar edinmesindeki en önemli faktör; ilgisiz ve sorunlu aile, kötü arkadaş ve yaşadığı çevredir.

Bu dönemde gençlerin çoğunlukla edindiği kötü alışkanlıklar: Sigara, alkol, kumar, uyuşturucu, madde bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı gibi alışkanlıklar edinebilirler.       Şiddet, hırsızlık, gasp ve cinsel taciz gibi suçlara bulaşabilirler.

Adalet bakanlığı istatistiklerine göre çocukların en fazla suç işleme dönemi 15-17 yaşlar arasıdır. En fazla işlenen suçlar; gasp, hırsızlık ve cinsel tacizdir.

Gençler bu dönemde anne, baba, öğretmen ve yaşlılara karşı saygısız, kaba ve olumsuz davranışlarda bulunabilirler. Bazı gençler görevlerini ihmal etmeye, sorumluluklarını yapmamaya ve sorumluluk almamaya çalışırlar. Rol model olarak aldığı kişiye özenti duymaya, onu taklit etmeye, ailesinin yaşam tarzını beğenmemeye başlayabilirler.

Televizyon, internet ve cep telefonu, sosyal medya bağımlılığı olabilir. Anne ve babaya göre uygun olmayan alışkanlıklar ve davranışlar edinebilirler. Aile bütçesine uygun olmayan harcamalar yapmak isteyebilirler. Başkalarına özenti duyabilirler.

Olumsuz alışkanlık edinen çocuklarda bedensel, ruhsal ve sosyal hayatta bozulmalar başlar. Bu dönemde gençler dinlenmeli, rehberlik edilmeli, sorunun kaynağı araştırılmalıdır. Gençlere çocuk gibi değil büyümüş birey gibi yaklaşılmalıdır.

Gençler hayatlarında başarılı olabilmeleri için, iradelerine hâkim olmalıdırlar. Nefislerinin arzu ve isteklerine uymamalıdır. Bu dönemde insanın en büyük düşmanı nefislerinin arzu ve istekleridir. En önemli arzu; cinsellik, karşı cinse olan ilgi ve haz peşinde koşmaktır. Kolay para kazanmak ve nefsin arzu ettiği yaşam tarzının peşinden gitmek isterler.

Gençler bu dönemde nefs terbiyesine önem vermelidir. Duygularına göre değil, akıl, doğru bilgi, düşünme ve istişareye göre harekât etmelidir. Bu dönem geleceğe hazırlanma dönemidir.

Gençler ders çalışmasını, öğrenmesini, verdiği sözü yerine getirmesini, yaptığı planları uygulamasını, kendisine zarar verecek, olumsuz etkileyecek davranışlardan ve kişilerden uzak olmalıdır. Gerektiğinde kendisini iyi olanı yapmaktan alıkoyan arkadaşlarına bile hayır diyebilmelidir.

Gençlerin aldığı eğitim, öğrendiği bilgi ve beceriler ne olursa olsun ne kadar hedefleri olursa olsun ne kadar plan yaparsa yapsın, iyinin ve kötünün, helalin ve haramın, günahın ve sevabın ne olduğunu ne kadar bilirse bilsin; onu başarıya veya başarısızlığa ulaştıracak olan yapabilme iradesidir.

İhtiyacı kadar yemek, sağlıklı beslenmek, bedensel aktiviteler yapmak, zamanı planlamak ve yapılan plana uymak, zararlı iş ve davranışlardan uzak durmak… sağlam bir iradeye sahip olmayı gerektirir.

Gençler düşünen, araştıran, sorgulayan, bilgiyi kullanan, kendini ifade edebilen, tarihini, kültürünü, inancını, değerlerini bilen, tarihi olaylardan gerekli dersleri çıkaran, duyduğu ve okuduğu her söze inanmayıp araştıran, sorgulayan, doğru bilgiye ulaşan ve doğru bilgi ile karar veren bireyler olarak yetişmelidir.

Gençler çağın ihtiyacı olan teknolojinin ürünlerini kullanmayı bilmeli ve iyi amaçları için kullanmalıdır. Teknolojinin ürünlerini kötü amaçla kullanmada, teknolojinin veya aletlerin hiçbir suçu yoktur. Bütün suç onu kullanan kişiye aittir. Kişinin teknolojinin bütün imkanlarını ve sahip olduğu bilgi ve becerileri iyi veya kötü amaçlı kullanması kişinin iradesi ile ilgilidir. Kendi çıkarını ve nefsinin arzularını düşünenler başkalarının uğrayacağı zararları düşünmezler.

Sağlam bir iradeye sahip olmak güçlü inançla, Allah sevgisi/Allah korkusu ve evrensel değerlere sahip olma ile olur. Tolumun menfaati kendi menfaatinden önce gelmelidir. Gençlerin öncelikleri ben değil, biz olmalıdır.

Gençler yaşlıları dinlemeli, değer vermeli, onların bilgi ve tecrübelerinden faydalanmalıdır.  Yaşlılar yaşadıkları ve tecrübe ettikleri bilginin özetini anlatırlar.

Gençlik döneminde öğrenilenler taşa kazınan sanat eserleri gibidir, kaybolmaz, unutulmaz. Yaşlılıkta öğrenilenler suya yazılan yazı gibidir, çabuk unutulur.

 

Hurşit EKİNCİ

Eğitimci- Yazar