İletişimde Ölçülü Olmak- Hasan EKİNCİ

0
3120

 

“Sen (o zaman), sırf Allah’ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın.

Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.”(Ali İmran, 159)

Yaşlı üstat genç öğrencisiyle okulun bahçesinde yürüyüş yaparken, öğrencisine :

 – ” Söyle bakalım delikanlı ağzımda dişlerim duruyor mu ? “ diyerek ağzına bakmasını istemiş.

Öğrenci hocasının ağzına bakmış ve:

-“Hayır efendim. Hiçbiri yok. Durmuyorlar” diye cevap vermiş. Üstat :

– ” Öyleyse dilime bak bakalım. O yerinde duruyor mu? “ demiş ve tekrar ağzını açmış. Öğrenci:

-“ Evet efendim. Yerinde duruyor” demiş.

Bunun üzerine Yaşlı Üstat :  – “ Dişim hep sertti ve sertliği  hiç elden bırakmadı. Bundan dolayı yok olup gitti. Ama dilim hep yumuşaktı. Hâlâ yerinde… “ demiş.

Yaşadığımız çağa kimileri İletişim Çağı  demektedir.  ”Etkili İletişim Yöntemleri “  ile ilgili internetten şöyle bir arama yaptırsanız yüzlerce kitap ve binlerce makale bulabilirsiniz. Bırakın bunları başlı başına İletişimle ilgili fakülteler var.

Fakültelerde  insanlar arasındaki iletişim,  bilimsel bir konu haline getirilip mercek altına alınmıştır. Ne yazık ki buralarda  iletişimin konusu;  çoğu zaman  “rantable “ yani maddi menfaat getirecek iletişim tarzı olarak ele alınmaktadır. İletişimden öncelikli amaç ; nasıl ederim de malımı etkili bir iletişimle satabilirim. Nasıl ederim de falanca kesimi veya  falan şirketin yetkililerini  etkileyebilirim…

Bu tür iletişim tarzları için. kişisel gelişim kurslarında “içindeki devi uyandıranlar”,  karşısındaki “cüceleri” nasıl etkileyeceklerinin etkili yöntemlerini öğrenirler. Ne yazık ki burada bir iletişim var, ama samimiyetten yoksun ve karşısındakini alt etmeye yönelik , menfaatçi bir iletişim şekli  var.

 Değerler eğitiminde kazandırılması gereken temel değerlerden birisi de:   “Kişini karşısındakine değer vermesidir. ”  İletişim açısından bunun göstergesi ; karşılıklı konuşurken muhatabımıza yumuşak ve nazik  davranabilmemizdir. Yumuşak yani incitmeden. Yumuşak yani kendisine değer verildiğini hissettirerek. Yumuşak yani kendinden uzaklaştırmadan iletişim kurabilmektir.

 “Sen (o zaman), sırf Allah’ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.”(Ali İmran, 159)

 Yumuşak davranış; muhatabınızın size kendisini açmasını , ön sınırlar koymamasını ve güveni beraberinde getirir. Kendisine değer verildiğini hisseden kişi de aynı davranışla karşısındakine kaba ve kırıcı olmayacaktır.

Konuştuğunuz kişi ile her zaman aynı fikirde olmanız gerekmez. Öyle anlar vardır ki taban tabana zıt değerleri savunuyor olabiliriz. İnsanlar  birbirlerinin  savundukları fikirlere, savundukları değerlere ve ifade tarzlarına  sayı göstermelidirler. Önemli olan: Tartışmak değil, paylaşmaktır.

 Şöyle bir zihnimizde canlandırmaya çalışalım: İddialarımızı kaba, kırıcı, alaycı ve hakaretlerle dolu cümlelerle söylediğimizde, haklı bile olsak nasıl bir tepki alırız… Karşımızdaki kişi haksız olduğunu bilse dahi bu kaba davranış karşısında nefsi dürtülerini öne çıkararak bize karşı koymaya çalışacaktır.

iletişim hasan

 Kelami tartışmaların sıkça yapıldığı bir ortamda İmamı Azam öğrencilerin tartışmalara katılmasını yasaklamış. Bunu duyan öğrencileri İmamı Azam’a itiraz etmişler ve kendisinin de bu tür tartışmalar yaptığını söylemişler.

 Bunun üzerine İmamı Azam öğrencilerine söyle demiş: “Biz konuşurken başımızın üzerinde sanki bir kuş varmış da bağırdığımız zaman uçacakmış gibi bağırmadan ve nazikçe konuşuyoruz. Siz ise kaba ve sert konuşuyorsunuz.” Maksat üzüm yemek olmalı, bağcıyı dövmek olmamalı.

 Tebasına hak ettiği şekilde yumuşak davranan yönetici, onları kendisine bağlar. Öğrencilerine hak ettikleri nazik davranışı gösterebilen öğretmen ,öğrencilerinin  kendisinden azami istifade edinmelerini sağlar.

Askerlerine hak ettikleri nezaketi gösterin komutan zorluk halinde kendi etrafında toplanmış ve fedakar bir ordu görür. Kaba davranmayan imam kendisine saygı gösteren ve camiye  devam eden  bir cemaate sahip olur. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

 Peki hep mi yumuşak ve nazik davranılmalı. Elbette ki  hayır… Hak edene hak ettiği gibi davranılmalı. Zalime yumuşak davranmak zülümdür. Caniyi affetmek toplumsal vicdanı yaralar. Hak edene hak ettiğini vermek gerekir. Adalet bundan başka nedir ki?..

Hasan EKİNCİ