HİKAYELERLE DEĞERLER EĞİTİMİ – ADALETLE HÜKMETMEK

0
14

Hz. Peygamber (sav) zamanında Mekke’nin ileri gelen ailelerinden birinin oğlu hırsızlık suçundan yakalanır. Suçlu hakkındaki hükmü/kararı Hz. Peygamber (sav) verecektir. Suçlunun aile bireyleri, çocuklarının ceza almaması için çareler ararlar. Hz. Peygamberin suçluyu affetmesi için neler yapabileceklerini düşünürler. Bazı insanların aracı olması için uğraşırlar. Birileri, Hz. Peygamberin, evlatlığı olan Usame’yi kırmayacağını, onun aracı olmasını isterler. Hz. Peygamber (sav)’in evlatlığı Usame, bu davada aracı olması için ikna edilir.

Hz. Peygamberin ilk eşi Hz. Hatice, evlendiklerinde, Zeyd bin Harise’yi Hz. Peygambere köle olarak hediye etmiş, Hz. Peygamber de Zeyd bin Harise’yi kölelikten azledip evlatlık edinmiştir. Usame, Hz. Peygamber’in evlatlığı Zeyd bin Harise’nin oğludur.

Hz. Peygamber, Usame’yi küçüklüğünden beri çok sever, bir dizine Usame’yi, diğer dizine de torunu Hasan’ı oturtur ve “Allah’ım, ben bunları seviyorum, sen de sev!” diye dua ederdi.

Usame hırsızlık yapan kişinin affedilmesi için Hz. Peygambere aracı olarak gider ve suçlunun affedilmesini ister. Hz. Peygamber Usame’yi dinler. Hiç cevap vermez. Hz. Peygamberin yüz hatlarından bu durumdan memnun kalmadığı belli olmaktadır. Suçlu hakkında karar verecek olan Hz. Peygamber oradan ayrılır. İnsanlar merak içindedir.

Hz. Peygamberin vereceği kararda suçlunun arkasındaki güç mü etkili olacak yoksa hukukun üstünlüğü, adalet mi etkili olacaktı? İnsanlar verilecek kararı merakla beklerler.

Kabe 606 yılında, Mekke’de bulunan kabilelerden insanların katılımı ile tamir edilir. Sıra Hacerül Esved taşının yerine konulmasına gelince, kabileler Hacerül Esved taşını yerine koyma şerefinin kendilerine ait olduğunu iddia ederler. Kabileler aralarında anlaşamazlar. Kabileler arsında silahlı çatışma an meselesi iken, bir hakem seçilmesi ve onun vereceği karara uyulması konusunda anlaşırlar. Kabilelerin aralarında karar/hüküm vermek içi seçtikleri kişi Hz. Muhammed’dir. Hz. Muhammed henüz 35 yaşında ve Allah tarafından peygamber olarak görevlendirilmemiştir.

Kabilelerin arasındaki sorunu çözmek için hakem olarak seçilen Hz. Muhammed, üzerindeki cübbesini çıkarır, Hacerül Esved taşını cübbesinin üzerine koyar. Kabile temsilcilerinin cübbenin birer tarafından tutmasını ister. Hacerül Esved taşı istenilen seviyeye kaldırılınca Hz. Muhammed taşı alır ve yerine koyar. Hz. Muhammed’in sorunu bu şekilde çözmesi kabileler arasında memnuniyetle karşılanır. Kabileler arasında olabilecek bir çatışma önlenmiştir.

İnsanlar daha gençliğinden itibaren Hz. Peygamberi. “Muhammed’ul Emin”, güvenilir kişi olarak adlandırmışlardır. Hz. Peygamber herkesin canını, malını emanet ettiği güvenilir biri olarak bilinirdi. Mekke’nin ticaret kervanları ile uğraşan zenginlerinin birçoğu, kıymetli mallarını, zinet eşyalarını ona emanet ederlerdi.

Hz. Muhammed Mekke’den Medine’ye hicret ederken kendisine emanet edilen malları Hz. Ali’ye emanet eder. Hz. Ali’ye emanetleri sahiplerine teslim edip Medine’ye gelmesini tembih eder. O isteseydi kendisine ve Müslümanlara zulmeden insanlara ait olan bu malları gizlice alıp Medine’ye götürebilirdi. Ama O, canına kasteden düşmanlarına ait olan mallara bile dokunmamış ve sahiplerine teslim edilmesini sağlamıştır.

İnsanların kendisine emanet ettiği şeylere hıyanet etmeyen Hz. Peygamber, acaba bu hususta nasıl karar verecektir? Acaba çok sevdiği Usame’nin istediğini mi, yoksa adaletin gereğini mi yapacaktı?

“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide suresi, 8)

Ayetin hükmünü uygulamayacak mı idi?

Hz. Peygamber olumsuz bir söz işittiğinde veya olumsuz bir davranış gördüğünde, insanların hatasını yüzüne vurmaz. İnsanlara hitap ettiğinde “bazılarınıza ne oluyor ki şöyle şöyle diyor, şöyle şöyle yapıyor… bunu yapmak doğru değil,” der. Doğru olanı söylerdi.

Hz. Peygamber konu ile ilgili kararını açıklamak için halkın huzuruna çıkar ve şöyle der:” Bazılarınıza ne oluyor ki şöyle, söyle yapıyorlar/suçlu olan birini benim affetmemi istiyorlar… Sizden önceki kavimlerin helak olmasının en büyük nedenlerinden biri de; hatırı sayılır insanlar suç işlediğinde affedilir, gariban insanlar suç işlediğinde cezalandırılırdı. Allaha yemin ederim ki bu suçu işleyen kızım Fatıma bile olsa ceza vermekten asla tereddüt etmem,” der.

Adalet sadece mahkemelerde olmaz. Adalet, ailede, eğitimde, sağlıkta, yönetimde, ticarette, iş hayatında, paylaşımda… kısaca hayatın her anında adalet olmalıdır.

Güçlülerin değil, haklıların güçlü olduğu toplumlar, adaleti uygulayan toplumlardır. Tarih sahnesinde en uzun süre kalan devletler halkına adaletle hükmeden devletler olmuştur.

Hurşit EKİNCİ

Eğitimci- Yazar