Selamlaşma

0
5530

 

Selam, barış, selamette olmak, huzur ve esenliğe kavuşmak, emniyet,  sağlık,  güzel yaşama  dileğinde bulunmak, kurtuluş… gibi manalara gelir. Selâm,  Allah’ın güzel isimlerinden biridir.

Selam vermek; “selamün aleyküm” (Allah’ın selamı üzerinize olsun) demek bir kimseye yapılan en güzel duadır. Ayrıca selam vermek,” ben Müslümanım, benden sana zarar gelmez,  selamet üzere ol” manasına da gelir.

Selamlaşma, insanlar arasındaki iletişimin bir parçasıdır. Selam vermek,  insanlar arasında sevginin, dostluğun, samimiyetin , güven duygularının artmasına sebep olur.

Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: “ İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de, gerçek iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selamı yayın!”

Allah’ın  (cc) yaratmış olduğu ilk insan Hz. Adem’e ilk emri, meleklere selam vermesini istemesi olmuştur. Allah (cc), bu selamın Hz. Adem’in neslinden gelen insanların selamı olacağını belirtmiştir.

Hz. Peygamber Mekke den Medine’ye hicret ettiğinde Medinelilere ilk sözleri: “ Ey insanlar! Selamı aranızda yaygınlaştırın… “ olmuştur.

O günün Medine’sinde Araplar ve Yahudiler bir arada yaşıyorlardı.  Evs ve Hazreç kabilelerinden  oluşan Araplar; kendi aralarında  sürekli savaş halinde idi. İki kabilenin birbirine  düşman olması; Yahudilerin siyasi ve ticari hayata hakim olmasını sağlıyordu.

Aslında selam, Evs ve Hazreç  kabilelerinin  düşman iken barışmalarının, barış ve güven içinde yaşamalarının,   ve aralarındaki her türlü kırgınlıkların,  düşmanlıkların giderilmesinin  ve kardeş olmalarının anahtarı olmuştur.

Selam, bir iletişim ve ilişkinin başlangıcıdır. Selam, insanlar arasında karşılıklı sevgi, dostluk, iyi niyet ve iyi dileklerini ifade eder. İki kişi arasında “önce selam sonra kelam “ prensibi gereği önce selam verilir, sonra iş ve diğer konular konuşulur. Birbirini tanıyan dostların selâmlaşmayı musafaha  (tokalaşmak) ile tamamlamaları sünnettir.

Söze selamla başlamak, güzel konuşmak, mutlu ayrılmak insanların arasındaki sevgi, ve güven duygularını artırır. Sevgi ve güven duygularının artması başarı ve mutluluğu getirir.

İnsanlarla iletişim kurmazsak kendimizi anlatamayız. İnsanların hakkımızda ne düşündüklerini öğrenemeyiz. İnsanlara selam vermezsek, insanlar gıyabımızda olumsuz konuşur, bizi görmek istedikleri gibi görürler. Hakkımızda önyargılı olarak hareket ederler. Bu da iletişimsizliğin yolunu açar.

“Selam vermek sünnet, selam almak farzdır.”  Selamı mazeretsiz almamak, haramdır.

Allah, ”Size bir selâm verildiği zaman siz de ona daha güzeliyle karşılık verin veya aynısıyla iade edin” buyurmaktadır. (Nisa-86)

Bir sahabe Hz. Peygamber (sav)’e: “İslâm’ın hangi işi daha hayırlıdır.” diye sorduğunda, Hz. Peygamber şöyle cevap vermiştir: “ Yemek yedirmen , tanıdığına ve tanımadığına selâm vermendir.”

“Şüphesiz ki, Allah katında insanların en iyisi, önce selâm verendir.”(hadis-i Şerif)

“Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâm verin. İşte Allah, düşünüp anlayasınız diye size ayetleri böyle açıklar.”   (Nur suresi – 61)

Hz. Peygamber (sav) selam konusunda da, yanında büyüttüğü Enes (ra)’a söyle tavsiyede bulunmuştur:  “Oğlum! Ailenin yanına girdiğinde selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun.”

 “Asıl cimri, selâm vermede cimrilik edendir.” (Hadis-i Şerif)

 “Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin…” (Hadis-i Şerif)

Selamlaşmada  kişinin  yüz ifadeleri, ses tonu, gözlerindeki bakış karşısındaki kişiye çok şey anlatır. Bazen insan konuşmaz ama beden dili ile, jest ve mimikleri ile çok şey anlatır.

Ülkemizde görülen yaygın selamlaşma sözcükleri: “selâmün aleyküm”, “selam”, “merhaba”, “günaydın”, “iyi günler”, “iyi akşamlar”, “iyi geceler” …  gibi sözcüklerdir. Bazen beden dili ile,  baş, el, yüz, göz  hareketleri ile de selamlaşma yapılır. Ancak sesli olarak selam verilmesi tavsiye edilmiştir.

İnsanlar birbirlerinin dillerini bilmese de bazı sözcüklerle, el kol, baş işaretleri ile ve  beden dili ile de selamlaşma yaparlar. Selamlaşma dostluk ve sevgi kapılarını açan evrensel bir harekettir.

Selamlaşma dünyada yaşayan bütün insanlar arasında vardır. Ancak sözcükler ve hareketler farklı olabilir. . Selamın  şekli ve dili ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye farklılık gösterir.

Dünyanın çeşitli ülkelerindeki insanlar arasında selamlaşma, sözcüklerin yanı sıra gülümseme, el sallama, baş eğme, göz kırpma, jest ve mimiklerle de yapılır. Hz. Peygamber sesli olarak yapılan selamı (es- selamü aleyküm) tavsiye etmiştir.

Resmi üniforma içinde olan insanların vermiş olduğu  selam;  resmi kurallar ve görevleri gereğidir.

Selâmı yalnız karşılaştığımızda veya bir yere vardığımızda değil, oradan ayrılırken de verilmesi tavsiye edilmiştir. Bu konuda Hz. Peygamber: “Biriniz bir meclise gelince selâm versin, kalkmak isteyince de selâm versin. İlk verdiği selâm ayrılırken verdiğinden evlâ(daha üstün) değildir.

Selamlaşmada kullanılan “Merhaba” sözü, bir yere selâm vererek girip oturduktan sonra orada bulunanların yeni gelen kimseye merhaba (hoş geldin, burada bizden birisin, emniyettesin, rahat ol, serbest ol anlamındaki hoşça dileklerini ifade etmek için ) kullanılmaktadır.

İnsanlar arasında selamlaşmanın yaygınlaşması;  insanlar arasında sevgi bağlarının güçlenmesine, dargınlıkların ve düşmanlıkların  giderilmesine, güven duygusunun artmasına, önyargıların yıkılmasına, etkili iletişimin başlamasına yeni dostlukları oluşmasına neden olur.

Selâm, insanların  birbirlerine saygı ve hürmet gösterme şeklidir.

Selâmlaşma, insanlar arasında yanlış anlaşılmalara, kırgınlığa ve düşmanlığa sebep olan kötü huy ve davranışları  yok eder.

Dosta selam söylemek… Dosttan gelen selamı almak… Dosttan selam getirene müjdeler vermek… Mektupların ucunu yakarak sevdiklerimize selam göndermek…

Hz. Yakup’un hasreti;  Hz. Yusuf’un selamı ile bitiyor. Ayrılık ateşinden kör olan gözler selam ile gelen hediye ile iyileşiyor…

Dargınlık yüzünden selamlaşmayıp küs olanlar hakkında Hz. Peygamber şöyle diyor: Bir müminin din kardeşiyle üç günden çok dargın durması caiz değildir. Üç gün geçtikten sonra, onunla karşılaşırsa, ona selam verip hatırını sormalıdır. O kimse selamını alırsa, birlikte, sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur

Selam şiirlerimize, türkülerimize, ağıtlarımıza konu olmuş…

Benden selam söyle o yâre… Saygıyla sevgiyle selamlama…

Ölülerimizi bile unutmaz, mezarlığa gittiğimizde  onlara da selam veririz…

Gurbetteki ayrılık acıları selamla teselli edilmeye çalışılmış… Bizim diyarlara selam söyle…

Dostunun çok olmasını isteyenlerin telefon rehberi kabarık olmalıdır. Yüz yüze görüşemesek de telefonla selamlarımızı iletmemiz insanların gönlünde seçkin bir yer edinmemizi sağlayacaktır.

“İnsanların birbiri üzerlerindeki en önemli haklarından biri de selamlaşmadır.”

Yarın güne, önce aile fertlerimize selam vererek başlayalım. Mahalledeki komşularımızı, arkadaşlarımızı, akrabalarımızı, tanıdığımız ve tanımadığımız herkesi selamlayalım…

Gelecek nesillere güzel bir dünya bırakalım. Yaşadığımız bu dünyayı biz onlardan ödünç aldık.

Selamın güzelliğini bilen, selamlaşmayı yaşam tarzı haline getirenlere selam olsun…

Hurşit EKİNCİ

Eğitimci – Yazar