Hikayelerle Değerler Eğitimi: Sevgi Fedakarlık İster

0
537

Yusuf ilkokulu bitirmişti. Köyde öğrenimine devam etme şansı yoktu. Yusuf’un anne ve babası onun öğrenimine devam etmesini isterler.

Mevcut imkanlar araştırılır. Sonunda Yusuf’u İstanbul’da ikamet eden halasının yanına göndermeye karar verilir.

Yusuf ailenin tek erkek evladı idi. Yusuf’un ailesinden ayrılması zor olacaktı. En çok anne Yusuf’tan ayrılacak olmasına çok üzülüyordu. Bir yanda çok sevdiği oğlu Yusuf’undan ayılacak, diğer yanda Yusuf’a güzel bir gelecek hazırlanacaktı.  Karar vermek zordu.

Yusuf’un annesi, eğer çok sevdiği oğlu Yusuf’unu, evlat hasretine dayanamayıp öğrenim için göndermezse; Yusuf köyde öğrenimden uzak kalacak, sıradan bir insan olarak hayatına devam edecekti. Yusuf’un ayrılığına katlanırsa onun güzel bir geleceğe sahip olma imkanına kavuşacağını düşündü. “Sevgi fedakârlık ister” diye kendini teselli etmeye çalıştı.

Yusuf’un ihtiyacı olan yol hazırlıklar tamamlandı. Ailenin iki ineğinden biri satıldı. Birkaç tane de koyun satılarak Yusuf’a harçlık olarak verildi.

Yusuf’u, köyden İstanbul’a gidecek olan bir akrabası götürecekti. Yusuf ailesinden ayrılmak istemiyordu. Yusuf ailesinden ve köyünden ilk defa ayrılacaktı. Anne ve baba bu durumu bildiği için; Yusuf’u sürekli İstanbul’a gitmesi, okuması ve okumanın kendisine kazandıracağı güzel şeyleri anlatarak, Yusuf’u öğrenimine devam etmesi hakkında onu teşvik etmeye çalışıyorlardı.

Köyün kasaba ile ulaşımını sağlayan tek araç; haftanın belirli günlerinde köyün dışındaki yoldan giden kamyondur.

Köydeki çocukların öğrenim görmesi için gönderilmesi; köy için önemli bir gün olarak görülmektedir. Köyde, çocuğu öğrenim için giden aileler ziyaret edilir, anneler teselli edilir, küçük hediyeler verilir, öğrenci köyün dışına kadar uğurlanırdı.

Bir cuma sabahı Yusuf’un gönderilmesine karar verildi. Hazırlıklar yapıldı. O gece Yusuf’un annesi sabaha kadar uyumadı.  Yusuf’a ihtiyacı olacak eşyalarını hazırladı. Anne Yusuf’un her bir eşyasını öpüyor, adeta göz yaşları ile yıkayarak bavuluna yerleştiriyordu.

Köy halkı adetleri üzere sabah erkenden Yusuf’u yolcu etmek için gelmişlerdi. Yusuf’un anne ve babası ayrılık acısını ve gözyaşlarını Yusuf’a belli etmemeye çalışıyorlardı. Ayrılık zamanı gelmişti.  Yusuf’un annesi Yusuf’un boynuna sarıldı, yanaklarından öptü, kokusunu içine çekti. Ağladığını belli etmeyerek Yusuf’a “Oğlum, Allah yolunu açık etsin. Güle güle git. Evde yapılacak çok işlerim var…” dedi. Yusuf annesinin elini öptü. Köylüler Yusuf’un bavulunu alıp kamyonun geçeceği yola doğru yürümeye başladılar. Yusuf da köylüler ile yürümeye başladı.

Yusuf geriye dönüp baktığında annesinin kendini yolcu etmek için köylülerle gelmediğini görünce üzüldü, bir anlam veremedi. Yolun yarısına gelince Yusuf’un babası Yusuf’a sarılarak “Oğlum, Allah yolunu açık etsin. Bahçede yapılacak işlerim var…” diyerek veda etti. Yusuf babasının kendisini yolcu etmek için kamyona kadar gelmemesine çok üzülmüş, alınmıştı.

Köy halkı Yusuf’a köyün dışındaki yola kadar refakat ettiler. Kamyonun gelmesini beklediler. Kamyona dualarla bindirip yolcu ettiler. Kamyon kasabaya doğru yol almaya başladı. Yusuf’taki ayrılık acısı yerini alınganlığa bırakmıştı. Yusuf anne ve babasının kendisini arabaya kadar yolcu etmemelerine çok üzülmüştü. Yusuf kendi kendine “Demek ki beni hiç sevmiyorlarmış. Birazcık sevselerdi arabaya kadar yolcu ederlerdi …” diye düşündü.

Yusuf uzun bir tren yolculuğundan sonra İstanbul’a gelir. Halasının evinde kalmaya başlar. Okula kaydı yapılır. 1940’lı yılların İstanbul’unda öğrenime başlar.

Yusuf yaz tatillerinde memleketine gitmek istemez, bazı yerlerde çırak olarak çalışarak harçlığını çıkarmaya, halasına yük olmamaya çalışır. Köyüne ulaşım zor ve maddi imkânsızlık vardır. Daha önemlisi; Yusuf anne ve babasına kendini yolcu etmedikleri için kızgındır…

Aradan yıllar geçer. Yusuf öğrenimine devam eder. Bir gün köyünden İstanbul’a gelen Hasan dayı Yusuf’u İstanbul’da görür. Yusuf’a “niye köyüne gitmediğini “sorar.

Yusuf “Annem ve babam beni sevmiyorlar. Sevselerdi kamyona kadar yolcu ederlerdi. Gözlerinden bir damla göz yaşının aktığını görmedim” der.

Hasan dayı elini Yusuf’un omuzuna atar ve “Yusuf, anne ve babanın seni sevmediğini mi zannediyorsun. Onlar senin köyünü, aileni özleyip, anne ve baba sevgisi yüzünden öğrenimini bırakıp dönmemen için sana öyle davrandılar. Annen sen gittikten sonra her sabah kalkar gözyaşları ile senin kamyona bindiğin yere kadar gider, gittiğin yöne bakar, ağlar, ağlar geri döner… Baban üzüntüsünü saklar, kimseye belli etmez. Yalnız kaldığında senin hasretinle ağlar… Baban seni sevmese senin için ailenin geçim kaynağı olan ineği ve koyunları satar mıydı… “dedi.

Yusuf hatasını anlar, gözyaşlarına hâkim olmaya çalışır…

Aradan yıllar geçer. Yusuf öğretmen olur ve binlerce öğrencinin yetişmesine katkıda bulunur. Ayrıca köyünden, çevre köylerden İstanbul’a gelen çocukların öğrenim görmesi için bir hayatı boyunca çalışır…