Toplumumuzda Değerleri Olumsuz Etkileyen Etmenler

0
8642

 

Tarih boyunca bizi biz yapan, bizleri tarih ve insanlık sahnesinde yücelten, kültürümüzü oluşturan değerlerimizi yüz yıllarca yaşattık. Son yüzyılda değerlerimiz unutulmaya yüz tuttu. Eğitim sisteminde ve hayatımızda değerlere gerekli önemin verilmemesi, insanımızın yabancı kültürlerin etkisinde kalması, görsel medyanın insanımız üzerindeki olumsuz etkileri sonucu; çoğunlukla değerlerden uzak, değerleri önemsemeyen, değerlere dudak büken, değerleri alaya alan bir nesil yetişti.

Helal, haram, kul hakkı, dürüstlük, ana baba hakkı, yardımlaşma, paylaşma, sevgi, saygı, yetimi ve öksüzü korumak, edep, terbiye, misafirperverlik, hoşgörülü olmak, ahde vefa, sılayı rahim, helal lokma, komşuluk, adalet, dostluk, güvenilir olmak… gibi değerlerimiz unutulmaya yüz tuttu.

İnsanlara insan olduğu için değil,  para, makam, mevki, mal, şan şöhret… sahibi oldukları için değer verilmeye başlandı.   Sahtekâr, düzenbaz, hırsız, yalancı, üçkâğıtçı, fırıldak, saygısız, kibirli… olarak bilinen insanların bir çoğu; para, makam, mevki, mal, şan şöhrete sahibi oldukları için toplum tarafından itibar görmeye başladılar.

Değişen ve gelişen bir dünyada, görsel medya dediğimiz: televizyon, internet, gazete ve dergilerin olumsuz yayınları karşısında değerlerimizi adeta unuttuk. Dünyaya, insanlara, çevreye bakış açımız değişti. Dünyaya maddi gözle bakmaya başladık. Karşımızdaki insanın değeri işimize yaradığı kadar olmaya başladı.

Değerlerimizi olumsuz etkileyen önemli faktörlerin başında televizyon, internet, gazete ve dergiler gelmektedir.

Televizyon: Ülkemizde siyah beyaz olarak yayın hayatına başladığı o günleri çok iyi hatırlıyorum. Akşamları insanlar televizyon başına oturur saatlerce televizyon izlerdi. Haber programları ve reklamlar hariç bütün programlar yabancı menşeili idi. Bizim kültürümüze ve yaşam tarzımıza uymayan filmler ve diziler uzun yıllar alternatifi olmadan izlendi.

Filmler ve programlar genellikle yapıldığı toplumun kültürünü ve değerlerini taşırlar. Başlangıçta değerlerimize uymadığı için tepki koyduğumuz bazı film sahneleri, davranışlar ve yaşam tarzı, zamanla bizlere normal gelmeye başladı. Bir süre sonra toplumun büyük bir kesimi o filmlerde gördükleri gibi düşünmeye, onlar gibi giyinmeye ve onlar gibi yaşamaya başladı…

Görsel medyanın etkisiyle adam öldürme, hırsızlık, kapkaç, gasp, dolandırıcılık,  nikahsız yaşama, başkasının namusuna göz dikme, eşleri aldatma, alkol, şiddet… normal, sıradan bir davranış olarak görülmeye başlandı.  Zamanla değer yargılarımız değişti.

Filmler ve diziler: Değerlerimize uygun olmayan filmlerin ve programların etkisiyle toplum ahlaki açıdan erozyona uğradı. Cinsellik ön plana çıkarıldı. Çocuklarımız Süpermen, Örümcek adam, Batman gibi film kahramanlarını rol model olarak almaya başladı. Kendi değerlerimize uymayan dizilerin, aile hayatımız üzerindeki olumsuz etkileri arttı. Haksız kazanç ve şiddet özendirildi. Aile bağları zayıfladı. Yerli yersiz her programı izlemeye başladık.

Aile içi iletişim, komşularla iletişim ve akrabalar ile olan iletişimimiz zayıfladı. Birbirimizi dinlemez, dertleşemez olduk. Birbirimizin sorunlarına duyarsız kaldık. Hep ben demeye başladık, başkalarını unuttuk. Diziler aile içi ilişkileri zayıflattı. Evler sevgilerin paylaşıldığı yer olmaktan çıkıp otel gibi insanların barındığı yerler haline gelmeye başladı.

Ülkemizdeki 1975 ve öncesi suç oranları ile bugünkü suç oranlarını karşılaştırırsak arada korkunç uçurumların olduğunu görürüz. O zamana kadar herkes evinde güvenle yatar, çocuğunu çarşıya gönderir… gözü arkasında olmazdı. Hırsızlık olayları yok denecek kadar azdı. Esnaf itibarını ön planda tuttuğu için bozuk mal satmazdı. Alın terinin ve helal kazancın kıymeti bilinirdi.

Yarışma ve magazin programları: Survior gibi değerlerimize aykırı içerikli yarışma programları, reality Showlar, benzer içerikli programlar toplumumuz  üzerinde olumsuz etkiler bıraktı. Bazı insanların düşünceleri, yaşantıları ve özentileri değişti.

Evlilik programları aile kurumuna olan güveni sarstı. Ailelerde boşanmalar arttı. Geçmişte damat adaylarında aranan; edepli, terbiyeli, dürüst, güvenilir, helal süt emmiş, güzel ahlaklı… gibi vasıflar unutuldu. Damat adaylarına; okumuş mu, zengin mi, yakışıklı mı, evi, arabası… var mı? diye soruyoruz. Evlilikte anne ve babanın görüşü önemli idi. Şimdi ise bazı insanlar evlenmeye karar verdikten sonra anne ve babanın haberi oluyor.

Gelin adayında; güzel mi, babası zengin mi, çalışıyor mu, okumuş mu? Gibi vasıflar arıyoruz. Çocuklarımızın anası olacak gelin adayı; nasıl bir ahlaka sahip, helal süt emmiş biri mi, insanlarla iletişimi nasıl, büyüklerine ve küçüklerine karşı davranışları nasıl… diye araştırmıyoruz. Çünkü televizyonlardaki filmlerde öne çıkarılan değerler ne ise öyle davranmaya başladık.

Günümüz annelerinin birçoğu çocuğunun ihtiyaçlarını giderip, kendi haline veya oyuncakları ile baş başa bırakıyor. Dizisini veya magazin programını izliyor. Bazı anneler çocuğu kendisini meşgul etmesin diye,  televizyonda veya tablette açtığı çizgi film ile baş başa bırakıyor.  Televizyona veya tablete mahkûm olan çocuğun beden ve zihin gelişimi zayıflıyor. Bir anne diyor ki, “ çocuğumun saçlarını bağlayamıyorum. Bağlamak istediğimde bana: “ anne Sophia saçlarını hiç bağlamıyor, bende bağlamam” diyor…

Saatlerimizi televizyon başında geçiriyoruz.. En kıymetli hazinelerimizden biri olan zamanı televizyon başında boşa harcıyoruz. Ben bu programdan hayatıma yararlı olacak ne öğrendim, zamanımı daha faydalı bir iş yaparak geçiremez miydim?..  Diye kendimize sormuyoruz.

İnternet: Sanal âlem dediğimiz internet,  gelişen teknoloji ile birlikte günümüz dünyasının en önemli kitle iletişim araçlarından biri haline geldi. Faydaları olduğu gibi, kötü niyetli veya kontrolsüz  olarak kullanıldığında  zararlı yönleri de çoktur. Kontrolsüz, bilinçsiz bir şekilde yerli yersiz kullanımlar çocuklar üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.

Genel ahlaka aykırı, cinselliği, şiddeti özendiren, madde bağımlılığına ve alkole özendiren… güvenli olmayan siteler özellikle çocuklar üzerinde olumsuz etki bırakmaktadır. Çocuklara karşı yapılan cinsel istismarlar ve cinsel içerikli suç oranları artmaktadır.

Kontrolsüz bilgisayar oyunları, şiddet içerikli oyunlar, çocuklarda internet bağımlılığı yapmaktadır. Bilgisayar bağımlısı çocukların internet kafelere ve olumsuz ortamlara gitmesi çocukların istismar edilmesine zemin hazırlamaktadır. Maalesef Dünyada milyonlarca kişi interaktif oyunları izliyor. Çocukların birçoğu zamanını çoğunu bilgisayar başında geçiriyor…

Güvenli olmayan, genel ahlaka aykırı, şiddet içeren, müstehcen, satanizm gibi zararlı düşünce içeren siteler çocukların kişiliğini ve ahlakını olumsuz yönde etkilemektedir. Sanal âlemde bilgilerin ve resimlerin paylaşılması, yanlış insanlarla arkadaşlıklar kurulması… Çocuğun evini terk etmesine, kötü arkadaşlar edinmesine ve cinsel istismarına zemin hazırlamaktadır.

Gazete ve dergiler: Gençlere meşhur şarkıcılar, sporcular… rol modeller olarak gösteriliyor. Gençlerin ruhlarındaki manevi boşluk sahte idollerle doldurulmaya çalışılıyor. Bir çocuğun sevdiği bir sanatçı gibi olmasını bir hedef olarak görmesi normaldir. Ancak onu ulaşılamaz biri olarak görmesi ve kutsallaştırması yanlıştır. Şarkıcıların milyonlarca takipçilerinin olması, ona ait eşyaların bir nevi kutsallaştırılması, konsere katılanların ağlamaları, ona dokunmak için kendinden geçmesi, her hareketinin olay olarak görülmesi… insanlardaki değerlerin yok olmasından kaynaklanmaktadır.

Suçu ve suçluyu öven, şiddeti ve kötü alışkanlıkları özendiren, suçu heyecanlı ve hatta yararlı bir faaliyet olarak gösteren, suçluyu kahraman olarak sunan, adaletten kurtulmanın yollarını gösteren yayınlar gençleri ve çocukları suçu işlemeye ve olumsuz alışkanlıklar edinmeye yönlendirmektedir.

Cinsel duyguları tahrik edici müstehcen yayınlar insanları tahrik etmekte, insanları ahlaksızlığa teşvik etmektedir. Aile bağları zedelenmekte eşlerin birbirine duyması gereken güven kavramı yok olmaktadır.

Bazı gazete ve dergilerde ünlülerin birçoğunun değerlerimize uymayan gayri meşru yaşantıları (nikâhsız birliktelik) meşru gibi gösterilmekte,  gençler gayri meşru bir hayata özendirilmektedir. Çağdaşlık, özgürlük, modernlik ve cesurluk söylemleri adı altında değerlerimizden uzak bir yaşam tarzı insanımıza benimsetilmek istenmektedir.

Akıllı telefon: Toplumda hızla yaygınlaşan akıllı telefonlar amacı dışında kullanılmaya başlandığında telafisi imkansız olaylara neden olmaktadır. Sanal âlemde arkadaş edinmeler, kim olduğunu bile bilmediği insanlarla mahrem sırlarını paylaşmalar, tehdit olarak kullanılan resimler… büyük aile facialarına yol açmaktadır.

Televizyon, internet, gazete ve dergiler hayatımızın olmazsa olmazları haline geldi. Önemli olan onları olumlu yönde, ihtiyacımız kadar, kontrollü olarak kullanabilmektir. Yanlış olan olumsuz içerikli programlar ve kötü amaçlı yazılımlardır.

Görsel medya dediğimiz; televizyon, internet, gazete ve dergiler; kontrollü, bilinçli bir şekilde iyi ve güzel işler için kullanılırsa zarardan çok faydası olur. Biz görsel medyayı kontrol edemezsek o bizi kontrol etmeye başlar.

Kendi kültürlerini ve değerlerini yaşayıp güçlendirmeyen toplumlar, başka kültürlerin etkisinde kalarak zamanla asimile olmaktan kurtulamazlar.

Hurşit EKİNCİ