ÇALIŞKANLIK

0
20

Çalışmak, bir sonuca ulaşmak, bir şey ortaya koymak, ya da hedeflenen bir şeyi gerçekleştirmek için çaba sarf etmeye çalışmak denir. Çalışmak, görev ve sorumlulukları bilmek ve yerine getirmektir. Çalışmak aynı zamanda, bir iş yerinde mesai yapmak, iş görmek anlamına da gelir.

Çalışkan, belirlenen hedefe ulaşmak için kişinin bütün enerjisini harcaması, bilgisini ve becerisini kullanmasıdır. Çalışkan, görev ve sorumluluklarını yerine getiren ve belli bir amaç doğrultusunda hareket eden kişi demektir. Derslerinde başarılı olan öğrenciler için de çalışkan kelimesi kullanılır.

Zekâ kişide var olan öğrenme yeteneğidir. Zeki olan bir insan yeteri kadar çalışmadığı sürece başarılı olamaz. Çalışkanlık, zekâ seviyesinden farklı olarak başarıyı etkileyen bir özelliktir. Çünkü kişi, hedeflere ulaşmak için gerekli adımları atmaya ve zorluklarla karşılaştığında sabretmeye hazır olduğunda, daha iyi sonuçlar elde edebilir. Konunun uzmanlarına göre başarının %20 si zekâ, %80 i çalışmaktır.

Bir hedefe ulaşmak ve başarılı olmak için düzenli, disiplinli, planlı ve programlı bir şekilde çalışmak gerekir. Bazen zihnen, bazen bedenen çalışırız. Önemli olan, çok çalışıp az şey öğrenmek veya üretmek değil; verimli çalışıp çok şey öğrenmek veya çok şey üretmektir.

Bir öğrenci verimli çalışmanın tekniklerini bilirse daha az zamanda daha çok şeyler öğrenir. Verimli ders çalışmak, öğrencilerin zamanlarını en iyi şekilde kullanarak, en uygun yöntemlerle en iyi sonuçları elde etmelerini sağlamak için yapılan çalışmalardır.

Verimli ders çalışmak için, öncelikle ders çalışmayı engelleyen faktörlerden kurtulunmalıdır.  Ders çalışmak için; uygun bir ortama, uygun bir zamana, ihtiyaç duyulacak araç- gereçlere ve zihnen, ruhen ve bedenen çalışmaya hazır ruh haline ihtiyaç vardır.

Ders çalışmaya başlamadan önce sadece ders çalışmaya odaklanılmalıdır. Zihni meşgul eden, odaklanmayı engelleyen, dikkatleri dağıtan ve çalışmayı engelleyen hiçbir şey olmamalıdır. Televizyonda, sosyal medyada veya bilgisayarda öğrencinin gördüğü bir sahne veya söz zihinde olmamalıdır. Ders çalışmaya odaklanmak çok önemlidir.

Planlı istikrarlı ve disiplinli çalışma alışkanlığı, sadece öğrencilik zamanlarında ders çalışma ve öğrenme ile sınırlı olmamalıdır. Öğrenme ihtiyacı hayat boyu devam etmelidir. İhtiyacımız olan alanlarda sürekli yeni bilgiler öğrenmeye ve kendimizi yenilemeye ihtiyacımızın olduğunu bilmeli ve ona göre çalışmalıyız.

Harvard Üniversitesinden derece ile mezun olan öğrenciler üzerinde yapılan uzun süreli bir araştırmanın sonuçlarına göre; öğrencilerin birçoğunun okulda göstermiş oldukları başarıyı iş hayatında gösteremedikleri görülmüştür. Mezun olan öğrencilerin birçoğunun disiplinli bir iş hayatına uyum sağlayamadığı, bir kısmının öğrendiği bilgileri üretimde, uygulamada zorluk çektikleri, bir kısmının kendilerini yenileyemedikleri görülmüştür. Dolayısıyla kendilerinden beklenen verimli çalışmayı gösterememişlerdir.

Bir konuda eğitim alıp, diploma almakla, bilgi sahibi olmak farklı bir şeydir. Öğrenilmiş olan bilgiyi kullanmak, üretim yapmak ve başarıya ulaşmak farklı bir şeydir. Bir şeyi üretmek için planlı, programlı, düzenli olarak çok çalışmaya ve sağlam bir iradeye ihtiyaç vardır. Planlı, düzenli, sürekli ve disiplinli çalışma alışkanlığı daha küçük yaştan itibaren kazanılır.

Öğrenciler diploma almak ile nasıl ki bir meslek sahibi oluyorlarsa, öğrencilere o mesleği yapabilme iradesine sahip olmayı, insanlarla güzel iletişim kurmayı, çalışma becerisini, iş ahlakını, sabrı, disiplini ve başkalarının sorumluluklarını almayı da öğretmeliyiz.

Başarılı olmak için aşırı hırslı olmak zararlıdır.  Bazen bir konuda aşırı hırslı olmak, bir şeyi aşırı derecede istemek insanın sağlıklı düşünmesini ve mantıklı hareket etmesini engelleyebilir, hatalar yapmasına neden olur. Çok hırslı olan bir öğrenci, arkadaşlarını kendisine rakip görüyorsa, onların kendisinden daha başarılı olmalarını istemiyorsa bu durum öğrencinin psikolojisini ve ikili ilişkilerini olumsuz etkiler. Öğrencinin rakibi yine kendisi olmalıdır. Elinden geleni yaptığına inanmalıdır. Bir önceki sınavdan daha iyi sonuç almışsa o öğrenci başarılıdır.

Yapılacak işte konu ile ilgili bilgi sahipleri ile istişareler, alan araştırmaları yapılmalı, kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmalıdır. Hedef belirlendikten sonra hedefe ulaşmak için, çıkacak zorluklarla mücadele edilerek azimle çalışılmalıdır.

Bazen çok çalışıp, ne pahasına olursa olsun hedefe ulaşıp çok üretmek ve çok para kazanmak da yeterli değildir. Kişi çalışırken çalışma hayatının kurallarını, çalıştırdığı insanların, müşterinin de memnuniyetini ön planda tutmalıdır. Kısa vadede para kazanmak değil, aranan insan, aranan marka olmak hedef olarak konulmalıdır.

Bir yerde ücretli olarak çalışan kişi mesaiye, çalışma şartlarına, çalışma yerindeki disipline ve kendisinden beklenen verimi göstermeye çalışmalıdır. Aldığı parayı hak etmeli, işyerindeki çalışama ortamını bozucu davranışlardan uzak durmalıdır.

Çalışan insan yaptığı işi bir sanatçının eserini yaptığı gibi en güzel şekilde yapmalıdır. Bütün işler değerlidir. Alın teri harcanan emek değerlidir.  Önemli olan yapılan işin hakkını vermektir. Kazanılan parayı hak etmektir. Helal kazanç, helal lokma önemlidir. Helal kazanç bereket, huzur ve mutluluk demektir.

Nitekim Kuran-ı Kerimde “İnsan için ancak çalıştığı vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir.” (Necm, 53/39-41)

“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin…” (Bakara, 2/168) buyurulmaktadır.

“Hiç kimse kendi el emeğinin karşılığından daha hayırlısını yememiştir.” “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır.” Hz. Muhammed (sav)

Hz. Peygamber “İnsanlardan bir şey istemeyeceğinize/kendi işinizi kendiniz yapacağınıza dair bana söz vermenizi istiyorum.” Temennisinde bulunmuştur.

Çalışkanlığın zıddı; tembelliktir, üşengeçliktir, mazeret üreterek çalışmamak, iş beğenmemektir. Sorumluluk almadan, sorumsuz yaşayan, her istediği alınan/yapılan, istediği kadar harçlığını alan, bol keseden harcayan çocukların büyüdükleri zaman disiplinli bir hayata alışması ve çalışma alışkanlığı kazanması zordur.

Günümüzde insanımızın en büyük sorunlarından biri de tembelliktir, üşengeçliktir, iş yapmamaktır. Anne ve babaların en büyük hataları çocuklarını tembelliğe alıştırmalarıdır. Anne ve babalar bunun farkında bile değiller. Anne ve babaya göre en iyi çocuk sınavlarda başarılı olan, en iyi okullarda okuyan, toplumda getirisi yüksek olan meslek sahibi olandır.

Annelerin birçoğu çocuklarına daha küçük yaştan itibaren evde iş yaptırmıyor, öğretmiyor, sorumluluk vermiyor. “Sen ders çalış.” diyor. İş yapmak isteyen çocuğa da engel oluyor. Bazı anneler çocuğun yemeğini bile ders çalıştığı masasına götürüyor. Çocuk dersten başka hiçbir iş yapmadan, sorumluluk almadan büyüyor. Hayata atılıp anne ve babasından uzaklaştığı zaman sorunlar başlıyor…

Günümüzde karı koca evliliklerinde en büyük sorunlardan biri de eşlerin yemek yapmaması, ev işlerini yapmakta zorlanması, düzenli derli toplu olmaması. Bazen eşler yemek yapmaya, sorumluluklarını yerine getirmeye, temiz, düzenli, derli toplu olmaya, yol yordam bilmeye küçük yaşta alışmadıkları için temiz ve düzenli bir aile hayatı olmuyor.  Düzenli bir aile hayatı olmadığı için zamanla ailede tartışmalar, kavgalar başlıyor…

Yemekler dışarıdan söyleniyor, anlık yemek sorunu çözülüyor. Ancak evin derli toplu olmaması, temizlik, ev işerinin zamanında yapılmaması, taraflardan birinin dağınık olması sorumluluklarını yerine getirmemesi yüzünden evlilikte sorunlar başlıyor. Eşinin dağınıklığı yüzünde ayrılma kararı alan eşler biliyorum.

İş yapma, sorumluluk alma alışkanlığı kazanmayan, yol yordam bilmeden büyüyen kişilerin alışkanlıkları iş yerinde, insanlarla ikili ilişkilerde aile buluşmalarında da devam ediyor. Alışkanlık bu ya, hep başkası yapsın, başkaları hizmet etsin beklentisi başlıyor… Hizmet edenler bu duruma nereye kadar katlanabilir…

Çocuklara küçük yaştan itibaren yaşına ve gelişimine uygun olarak sorumluluklar verilerek, başarıları takdir edilerek çalışma, iş görme, sorumluluk alma ve disiplinli bir hayata alışma alışkanlığı kazandırılmalıdır. “Ağaç yaş iken eğilir.” Sözü çok şey anlatır…

Özellikle erkek öğrenciler ortaokul yıllarından itibaren yaz aylarında, tatil zamanı; güvenilir, tanıdık birilerinin yanında çalışmaya teşvik edilmelidir. Bazen de kendi üretmiş olduğu veya birilerinden aldığı şeyleri satmaya alıştırılmalıdır. Bazen de onların amiri olmadığı halde insanlara iş yaptırabilme becerisi kazandırılmalıdır. Çalışan kişi para kazanmanın zorluğunu, çalışma hayatının kurallarını öğrenir ve paranın kıymetini bilir.

İnsanlığa rehber olarak gönderilen peygamberler de terzilik, marangozluk, çiftçilik, ticaret, koyun çobanlığı gibi çeşitli mesleklerle meşgul olmuşlar, kimseye yük olmadan kendileri ve aileleri için helâl rızık temin etmişlerdir. Alın teri ve göz nuruyla çalışmak, helâl kazanç endişesi gütmek, helâlinden üretip helâl yolda harcamak peygamberlerin sünnetidir.

Çalışmamıza rağmen istenilen başarıya ulaşamadığımız zamanlar da olabilir. Hayatta kazanmak ne kadar normalse, kaybetmek, başarısız olmakta o kadar normal olmalıdır. Akıllı insan yaptığı hatalara üzülmek yerine ondan ders çıkarmayı ve daha iyisini yapmak için daha çok çalışmayı bilmelidir.

Çocuklarımızı öyle yetiştirmeliyiz ki bulunduğu her yerde nasıl davranması, neler yapması, nasıl olması gerektiğini iyi bilmeli, kimseye muhtaç olmadan yaşamayı öğrenmelidirler.

Enerjimizi, hayatımızı, boş vaktimizi; faydalı şeyleri öğrenmeye ve yapmaya ayırsak, çağı yakalamış, kalkınmış, huzurlu, mutlu ve başarılı oluruz.

 

Hurşit EKİNCİ

Eğitimci – Yazar