Kayserili ve Eğitim- Hasan EKİNCİ

0
3096

 

Kayseri ve eğitim denildiğinde akla ilk gelen şey: Kayserili’nin  yerlisinin (Kayserinin yerlisi / yillisi ) çocuklarından kafası çalışanları  esnaflığa teşvik etmesi ve kafası çalışmayanları da okumaya teşvik etmesidir. Fıkra tadında anlatılan bu durum doğru mudur? Bunu tartışmayacağız.  Şu bir gerçek ki: Günümüzde yeterli eğitimi almadan esnaflık bile yapılamamaktadır.

Her eğitim kurumunda temel amaçlardan biri kuşkusuz: Öğrencilerin eğitim düzeyinin nasıl artırılacağı konusudur. Bu konu Milli Eğitim Bakanlığının en üst düzeyinden en alt birimine kadar konuşulur ve tartışılır. Sadece kendi geleneksel tecrübelerimiz değil, ithal eğitim yöntemleri de gündeme getirilir.

Yazımızda Kayseri’den bir eğitim yöntemi sunacağız. Burada kullanılan tabirler klasik  Kayseri tabirleridir. Ama kaynak kimdir bilmiyorum. Yıllar önce emekli bir öğretmen amcadan dinlemiştim.

“ Gadasını aldığım genç arkadaşım eğitimde başarı :

  1. Öğrencinin anasının ketesi,
  2. Babasının kesesi,
  3. Öğretmenin nefesi,
  4. Öğrencinin hevesi bir araya gelince olur.”

Bir tekerleme üslubu ile söylendiği için kolaylıkla aklımda kalmış. Bu faktörleri birlikte inceleyelim.

1., 2. Anne ve Babanın Sorumluluğu: Anne ve babanın temel sorumluluğu çocuklarının yani öğrencinin temel ihtiyaçlarının giderilmesiyle alakalıdır. Bir baba çocuğunun öğrenimle ilgili ihtiyaçlarına cevap verecek kişidir. Bunu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ama burada çok önemli bir şey gözden kaçırılmakta: Bu babanın kazancının  yeterli olmasının yanı sıra helal de olmasıdır. Kapitalist bir eğitim sisteminde kesinlikle dile getirilemeyecek bir konu. Bu başarıyla beraber iyi bir insan olmanın da şartıdır.

Anne denilince ilk akla gelen şeylerden biri öğrencinin sevgi ve şefkat ortamında karnı da tok bir vaziyette çocuğunu okula göndermesidir. Sabah okula gitmek için erken kalkan çocuğuna kahvaltı yaptırmadan, arkasından dualar etmeden  okula gönderen anne  öğrencinin başarısını olumsuz etkileyecektir.

Evde maddi ihtiyaçların ötesinde öğrenciye değerli olduğu hissettirilerek sevgiyle muamele edilmelidir.  Öyle ki, öğrenci eve geldiğinde yaşadığı şeyleri rahatlıkla paylaşabilmeli ve sorunlarının çözümünde ailesinin yardımcı olacağını bilmeli.

  1. Öğretmenin Sorumluluğu: Öğretmen sadece bilgi veren kişi değil, aynı zamanda verdiği bilgileri nasıl bir yöntemle vereceğini bilen kişidir. Bu yöntemlerin nasıl olacağının etkileyen çeşitli faktörler vardır: Öğrencinin yaşı, seviyesi, anlatılan konu, imkanlar vb… Bunları çoğalta biliriz. Ama bence en önemlisi: Öğretmen kendi çocuğuna nasıl davranılmasını  istiyorsa öğrencisine de o bilinçle davranmalı ve öğretmelidir. Bıkmadan, usanmadan, defalarca tekrarlayarak ve sevgiyle…
  2. Öğrencinin Sorumluluğu: Anne, baba ve öğretmen sorumluluklarını en iyi bir şekilde yerine getirseler bile “öğrencinin hevesi “ olmadığı sürece başarı gelmeyecektir. Bunun için öğrenci hangi derse nasıl çalışacağı hususunda bilinçlendirilmeli ve motive edilmelidir.

Sorumlulukların ve ödevlerin nasıl yerine getirileceğinin ayrıntısı bu yazının hacmini geçer. Ama yine de  eskilerin dile getirdiği bu bilgece tespitler eğitim ve başarı hususunda ele alınmayı hak etmiyor mu? Ne dersiniz?..

Hasan EKİNCİ

PAYLAŞ
Önceki İçerikAmiral Togo
Sonraki İçerikEğitim Sistemi