Eğitimde Önceliklerimiz Neler Olmalıdır 4: Duygusal Zekâ Eğitimi

0
2190

İnsanlarda görülen; olumsuz tutum, söz, tavır ve davranışların nedeni; insanların duygularını iyi yönetememelerinden ve duygusal zekâlarını güçlendirmemelerindendir.
Yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda; insanlarda, alkol, uyuşturucu, madde bağımlılığı, kumar, teknoloji bağımlılığı gibi olumsuz alışkanlıkların; şiddet, geçimsizlik, kin, öfke, nefret, kıskançlık, taciz gibi olumsuz davranışların artmasına, ahlaki değerlerin, çalışma barışının bozulmasına, insanların haksız kazanç elde etmelerine, insanlar arasında güvensizlik ve huzursuzluğun artmasına… İnsanların duygularını iyi yönetememelerinin neden olduğu, insanların duygularını iyi yönetebilmeleri için de duygusal zekalarını güçlendirmeleri gerektiği sonucuna varılmıştır.
Duygular düşünceleri, düşünceler davranışları, davranışlar alışkanlıkları oluşturur.
Duygusal zeka kavramı; 1990’lı yıllarda bilim adamları tarafından üzerinde çalışılmaya başlanmış, ilk kapsamlı çalışma Daniel Goleman tarafından yapılmıştır.
Uzmanlarca duygunun çeşitli tanımları yapılmıştır: Duygu, bir olay, kimse ya da nesnenin insanın iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı yankı, his, etki, tepki, izlenim.
Duygu: İnsanda, bazı düşüncelerin, psikolojik ve biyolojik sonuçların meydana gelmesine neden olan hislerdir.
Duygu, olayların iç dünyamızda oluşturduğu yankıdır.
Duygu, anne gibi düşünmedir. Annenin gerektiğinde sonunu düşünmeden çocukları için kendisini feda etmesidir.
Duygular harekete geçmemizi sağlayan hislerdir.
Duygusal zekâ eğitimi, aklı ve kalbi yani; zekâyı ve duyguyu birleştiren bir eğitimdir.
Duygusal zekâ, kişinin hayatta karşılaşacağı şeylerle nasıl baş edeceğini öğretir
Duygusal zekâ, bilişsel zekânın kullanılmasıdır.
Duygusal zekâ eğitimi; insanda öfke kontrolü, sebat, sabır ve mücadele azminin öğretilmesi ve güçlendirilmesidir. Duygusal zekâsı güçlü olanların hayatta daha başarılı oldukları tespit edilmiştir. Duygular kişinin davranışlarını etkiler, yaşamına yön verir.
Duygularımızın bir kısmı olumlu, bir kısmı olumsuz duygulardır. Olumlu duygular insanda performansı artırır. Olumsuz duygular performansı düşürür.
Kin, öfke, kıskançlık, nefret, düşmanlık gibi olumsuz duygular bir insanda güçlü ise o kişi ruhen, psikolojik ve davranış olarak sorunlu bir insan olur.
Daniel Goleman temel duyguları: Sevgi, korku, üzüntü, öfke, zevk, utanma, iğrenme ve şaşkınlık, olarak tespit etmiştir. Bu duyguları destekleye alt duygular da vardır.
Sevgi; kabul görme, dostluk, güven, iyilik, yakın ilgi, sadakat, hayranlık, aşırı tutkunluk, muhabbet.
Korku; kaygı, kuruntu, tasa, hayret, şüphe, vicdan azabı, huzursuzluk, çekinme, ürkme, dehşet, fobi ve panik.
Üzüntü; acı, keder, neşesizlik, kasvet, yalnızlık, can sıkıntısı, umutsuzluk, depresyon, kendine acıma.
Öfke; hiddet, kızma, sinirlenme, hakaret, içerleme, gazap, tükenme, hınç, kin, rahatsızlık, alınganlık, düşmanlık, nefret ve şiddet.
Zevk; mutluluk, coşku, rahatlama, tatmin, haz, sevinç, eğlenme, gurur, tensel zevk, heyecan, vecd hali, hoşnutluk, kendinden geçme, zindelik, kapris.
Utanma; suçluluk, mahcubiyet, hayal kırıklığı, pişmanlık, küçük düşme, çile, pişmanlık.
İğrenme; hor görme, aşağılama, küçümseme, tiksinme, nefret etme, hoşlanmama, itici bulma.
Şaşkınlık; şok, hayret, afallama, merak, heyecanlanma.
Duygular sadece bu yazılanlardan ibaret değildir. Haset (çekememezlik), acıma, merhamet, cesaret, kıskançlık, tembellik, uyuşukluk, gurur, kibir ve can sıkıntısını da birer duygu olarak kabul edenler olmuştur.
Aslında alt duygu olarak belirtilenlerin çoğu; duygu değil, duyguları kontrol edebilme veya edememe sonucu oluşan olumlu ya da olumsuz ruh hali, düşünce, davranış, biyolojik ya da psikolojik sonuç veya durumlardır.
Duyguları ile baş edemeyen, duygularının esiri olan insanlar hayatlarında çok ağır bedeller öder.
İnsan öfkelendiğinde öfkesine hâkim olamazsa telafisi imkânsız olaylara neden olabilir…
Üzülürse, sağlıklı düşünemez, sağlığını kaybedebilir…
Uyuşturucu parası elde etmek için kendisini pazarlayan kızlar, anne ve babasını öldüren gençler… Stres, kaygı ve panik…
Duygusal zekâlarını kontrol edemeyenlerde davranış bozuklukları, şiddet, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, ruhsal bozukluklar ve depresyon görülebilir.
İnsanlarda ümitsizliğin, mutsuzluğun, nezaketsizliğin, kıskançlığın… arttığı; sabrın, tahammülün, sebatın azaldığı… bir dönemde yaşıyoruz…

Başkalarının ne hissettiğini anlamak, insanlarla ilişkileri düzgün sürdürebilmek, insanlarla olumlu iletişim kurabilmek hayatta başarılı olmak için duygusal zekânın güçlü olması önemlidir.
Hayatta başarılı olabilmemiz için; güzel ahlaki tavırlar takınmamız, duygularımıza hâkim olmamız ve insanlara şefkat ve merhamet göstermemiz gerekir.
Yapılan araştırmalarda; okulunu başarı ile bitiren insanların birçoğunun hayatta aynı başarıyı gösteremedikleri tespit edilmiştir. Hayattaki başarıda akademik zekânın (IQ) payı % 20, Duygusal zekânın (EQ) payı % 80’ olduğu tespit edilmiştir.
Hayatta başarılı olmak için; kişinin zamanını iyi kullanması, önceliklerini belirlemesi, neyi nerede ve nasıl yapmasını bilmesi, insanlarla uyumlu çalışması, bir konuyu dert etmekle düşünmesi arasındaki farkı anlaması, iş arkadaşları ile uyumlu çalışabilmesi… kısaca duygusal zekâsını güçlendirmesi ve duygularını iyi yönetmesiyle mümkündür.
Bazı insanlar işinde ve mesleğinde uzmandırlar, ancak duygu zayıflığı yüzünden eşiyle ve çocukları ile sorunlar yaşarlar.
Yapılan araştırmalar; içsel huzurun başarıdan daha önemli olduğunu ortaya çıkarmıştır. İçsel huzuru sağlamak duygusal zekânın eğitimi ve güçlendirilmesi ile olur.
Duygusal zekâsı yüksek olanlar duygularını iyi yönetir. Duygular yaşayarak öğrenilir.
Birine üzülüyorsan ona yardım edersin. Birine kızıyorsan ona zarar vermek istersin.
İnsanlara sevgi gösterirsen toplumda kabul görürsün, dostların artar, topluma güven telkin edersin, insanlarla iyi ilişkiler kurarsın.
Üzülürsen, insanlardan uzaklaşıp yalnız kalmak isteyebilirsin, sağlığın bozulabilir, karamsar olursun, depresyona girebilirsin.
Duygusal zekâ eğitimi, gerektiğinde sabretme, metanet gösterme, direnme, mücadele etme ve sebat etmeyi, halden anlamayı öğretir.
Her insanın bir değeri vardır. İnsanlar toplumda diplomaları ile değil, davranışları ve insanlarla olan ilişkileri ile değer kazanır.
İnsanın iş hayatında, özel hayatında, aile hayatında ve okul hayatında başarılı olabilmesi için duygusal zekâsının güçlü olması gerekir.
Başarı, fiziksel kapasiteden çok; azim, sebat, kararlılık ve çalışmakla kazanılır. Bu yetenekleri sağlayan güçlü duygusal zekadır.
İnsanlar duygularını yüz ifadeleri ile ( korkmuş, mutlu, üzgün, kızgın, şaşkın) veya davranışları ile ortaya koyarlar…
Duygu yönetimi, aynı zamanda irade kontrolü demektir. Oruç en iyi irade kontrolü eğitimidir.
Duygular üzerine yapılan bilimsel çalışmalar; bizim duygusal zekâ eğitimine önem vermemiz ve bu alanda çalışma yapmamız gerektiğini belirtiyor. Batıda başlayan sorunlar zamanla ülkemize geliyor. Aynı yaşam tarzını yaşadığımız sürece, bu yaşam tarzının getireceği olumsuzluklara şimdiden hazırlanmamız gerekiyor. Bu çalışmaların öncelikli olarak yapılacağı yer aile ve okuldur.
Hayatı aklımızla tanır, duygularımızla yaşarız. Aklın ve bilginin süzgecinden geçmeyen kararlar insanı yanıltır. Duygularımızdan kaynaklanan aşırı istek ve arzuları akıl ve güçlü irade ile frenleyebiliriz.
Mutlu toplum, huzurlu gelecek için üzerimize düşen çalışmaları yapmalıyız.
Planlı çalışma ve düzenli bir hayat, duyguları kontrol etmekle olur.
Öğrencilere insanları dinleme, anlama, sorun çözme, işbirliği, empati gibi temel beceriler öğretilmelidir.
Günümüzde toplumun duygu haritası çıkartılıyor: Bu toplum neye kızıyor, neyi seviyor, neden hoşlanıyor, zayıf ve güçlü yönleri nelerdir, halk nasıl manipüle edilir…
Duyguların bastırılması da zamanla sorunlara yol açabilir. Bir kişinin hatasına karşı üzülmesin diye tepki vermezseniz, yapılan hata büyüdüğünde daha büyük tepki vermek zorunda kalabilirsiniz…
Duygu eğitiminin verileceği, olumlu yönde güçlendirileceği, yaşam tarzı haline getirileceği yer öncelikle ailedir. Ailede olumlu yönde geliştirilen duygular okulda bilgi ve davranışlarla güçlendirilmelidir.
Kişi kendisine sessiz zamanlar ayırarak tefekkür etmeli. Yaptıklarını ve yapacaklarını düşünmeli. Hayattan kendisine lazım olacak dersler çıkarmalı. Dünyanın nasıl yaratıldığını merak ettiği kadar, dünyanın niçin yaratıldığını da merak etmelidir.
Hurşit Ekinci