Eğitimde Önceliklerimiz Neler Olmalıdır 1: Önce Saygı ve Disiplin

0
7996

Eğitimin birçok kademesinde görev yapmış bir eğitimci olarak, elimde yetki olsaydı: Bütün okulların girişine, herkesin görebileceği bir yere kocaman harflerle ÖNCE SAYGI ve DİSİPLİN yazardım. Saygı ve disiplinin olmadığı bir yerde sağlıklı eğitim ortamı, huzur, mutluluk, paylaşım ve sürdürülebilir başarıdan söz edilmesi mümkün değildir. Saygı ve disiplinin olmadığı eğitim kurumlarında kaliteli ve nitelikli eğitim verilmesi zordur.

Eğitimde öncelikli hedeflerimizden biri: Öğretmeni ile öğrencisi ile velisi ile karşılıklı olarak saygıyı içselleştirmek ve yaşam biçimimizin bir parçası haline getirmemiz olmalıdır.

İnsanlar birbirlerinin düşüncelerine, yaşam tarzlarına, fikirlerine, kılık kıyafetlerine, inançlarına, adet ve geleneklerine… kısaca farklılıklarına saygı göstermelidirler.

Saygı, insanlara kendisinin önemsendiğini ve değer verildiğini gösteren söz ve davranışlardır.

Saygı insanlar arsında kaliteli iletişim kurulmasına neden olur. Kaliteli iletişim;  güven, paylaşım, yardımlaşma ve başarıyı getirir.

Bizim kültürümüzde saygı gösterilmeye öncelikli üç kişi: Anne, baba ve öğretmendir.

Saygının öğretildiği ve yaşam biçimi haline getirildiği yer öncelikle ailedir. Okullarda öğretilen saygı sözcüğü çoğunlukla davranışlara yansımaz, sadece bilgi düzeyinde kalır. Sınav odaklı eğitim sisteminde bir bilginin değeri; sınavlarda sorulup sorulmayacağı ile ölçülür… Asıl olan bilgiden çok olumlu davranışlar kazandırmaya önem verilmelidir.

Atalarımız okula başlayan öğrenciye önce: “edep ve terbiyeyi”,  öğretmene, insanlara ve ilme saygıyı ve değer vermeyi öğretmişler.

Ailede çocuğa saygı öğretilmemiş ise, çocuk televizyonun, popüler kültürün ve içinde bulunduğu çevrenin de etkisi altında kalarak saygısız davranmayı maharet kabul etmeye başlar. Daha açık ifade ile “Hababam Sınıfı” türü filmlerdeki gibi saygısızlık göstermeyi normal görmeye başlar.

Ailede öğrenciye;  anne ve babadan sonra öğretmenlerine saygı göstermesi gerektiği öğretilmelidir. Unutmayalım ki; öğretmen, kendisine saygının gösterildiği bir ortamda, öğrencilerine daha fazla şeyler öğretme yarışına girecektir. Öğretmene karşı saygısızlık yapılırsa, öğretmen “öğrencime nasıl daha faydalı olabilirim” düşüncesinden uzaklaşır. Sınıftaki saygısız davranışlar dersin verimli geçmesini önler. Motivasyonu bozulan bir öğretmenin verimli olması zordur.

En kıymetli hazinemiz zamandır. Geçen zamanı geri getiremeyiz. Dersi sabote eden öğrencilere,  kendi geleceklerinin inşa edileceği zamanı boşa harcadıklarını, aslında kendilerine zarar verdiklerini uygun bir dille hatırlatmak gerekir.

Proje kapsamında Avrupa’nın birçok ülkesindeki okullara gittik. Okullarda dersi sabote eden, öğretmenin motivasyonunu bozan olumsuz davranışlara şahit olmadık. Öğrenci neyi ne kadar, ne zaman ve nasıl yapacağını bilmeli. Ders zamanı ders yapmayı, eğlence zamanı eğlenmeyi, iş zamanı işi yapmayı… bilmeli.

Anne ve baba çocuğuna; okulda öğretmenlerine, arkadaşlarına diğer insanlara saygı göstermeyi ısrarla hatırlatmalı, önemini anlatmalı ve takip etmelidir.

Veli öğrencisinin öğretmenine saygı göstermeli, zaman zaman onunla görüşmeli, onun önerilerini dikkate almalıdır.

Çocuk velisine, öğretmeni veya okulu ile ilgili bir şikâyette bulunduğunda, çocuğun okul ve öğretmenler hakkında olumsuz konuşmasına izin verilmemeli, çocuğun yanında okul ve öğretmen hakkında olumsuz konuşulmamalı, konu kaynağında araştırılmalı, konunun tarafları ile görüşülerek karar verilmeli, çocuk tek kaynak olarak görülmemelidir.

Öğretmen, söz ve davranışları ile birlikte çalıştığı öğretmenlere, okul idaresine, okul çalışanlarına, öğrenci velilerine ve öğrencilerine saygı göstermeli, kaliteli iletişim kurmalıdır. Diğer öğretmen arkadaşların fikirlerine ve çalışmalarına saygı göstermelidir. Beğenmediği veya yanlış olduğuna inandığı söz ve davranışlara karşı saygı ölçüsünde nezaket kurallarına uyarak fikrini söylemelidir. Gerektiğinde empati yapabilmelidir.

Öğretmenler odası güzel iletişimlerin olduğu, sevginin, bilginin, mutlulukların paylaşıldığı, sorunların birlikte çözüldüğü bir yer olursa; öğretmen okuluna severek gider ve verimli olur.

Öğretmen öğrencilerine söz ve davranışları ile saygı göstermeli, onları dinlemeli, onlara değer vermeli ve onları anlamaya çalışmalıdır. Yapmış olduğu hatalardan dolayı öğrencisini aşağılamamalı, ona hakaret etmemeli ve davranışları ile ona değer verdiğini hissettirmeli, başarısız olduğunda onu yüreklendirmeli ve çalışırsa başarabileceğine inandırmaya çalışmalıdır. Öğretmen affedici ve hoşgörülü olmalıdır.

Kendisine saygı gösterilen, değer verilen bir öğrenci, öğretmenine saygıda kusur etmeyecek ve öğretmeninin öğrettiği her şeyi öğrenmeye çalışacaktır. Öğretmenine kendi varlığını hissettirmek ve dikkatini çekmek için onun dersine daha fazla önem verecektir. Öğrenci öğretmenini severse dersini de sever. Öğrenci sevmediği öğretmeninin dersini de sevmez.

Öğretmen öğrencisine, kendi çocuğuna nasıl davranılmasını istiyorsa öyle davranmalı, kendi çocuğuna nasıl bir eğitim verilmesini istiyorsa,  öğrencisine de öyle bir eğitim vermelidir.

Öğrencinin en çok tepkisine neden olan davranışlardan biri; onun arkadaşları arasında küçük düşürülmesidir. Öğrenci arkadaşları arasında rencide edilmemelidir. Öğrenciye “biri sana böyle yapsaydı tepkin ne olurdu, arkadaşlarına zarar vermek ister misin… “  türü sorular sorarak çocuğun empati yapması ve hatasını anlaması yoluna gidilmelidir. Hatada ısrar eden öğrenci ile ders dışında bire bir görüşülmeli ve hatalı davranışlarının nedenleri öğrenilmelidir. Gerekiyorsa rehber öğretmen ve veli ile de görüşülmelidir.

Saygının olduğu yerde sevgiye dayalı disiplin anlayışı gelişir.

Disiplin, insanların görev ve sorumluluklarını titizlikle en güzel şekilde yerine getirmesidir. Kısaca disiplin, bir kurumda hizmet veren veya hizmet alanların kanun ve yönetmelikler çerçevesinde uymak zorunda olduğu kurallardır.  Disiplinin olmadığı yerde kargaşa ve huzursuzluk olur. Sağlıklı eğitim ortamı olmaz.

Disiplin sevgi ve saygı temelli olmalıdır. Baskı, zorlama ve kanun gücü ile olmamalıdır.

Bir okulda, okul idarecileri olmadığı zaman da; eğer nöbetçi öğretmen nöbetini kurallara uygun tutuyorsa, öğretmen dersine zamanında ve hazırlıklı olarak giriyorsa o okulda disiplin var demektir.

İnsanlar görevleri kapsamında yaptıkları işleri, yöneticilerden, kanun ve yönetmeliklerden korktukları için değil, görevleri olduğu için en güzel şekilde yapmalıdırlar.

Bir bütünü oluşturan çarklardan birinde sorun olursa sistem sağlıklı işlemez. Okul idaresi yapılacak çalışmalar ve gelişmeler hususunda öğretmenleri bilgilendirmelidir. Okul idaresi aykırı bile olsa öğretmenleri dinlemeli, onların görüşünü almalı, oluşabilecek tereddütleri gidermelidir.

Okul müdürü gücünü kanun ve mevzuattan çok, bilgi ve becerisinden almalı, tüm çalışanlar ile aynı hedefe doğru yürüyebilmelidir. Bu da ekibiyle paylaşarak, ekibini inandırarak olur.

Okul idaresi öğretmenine değer verildiğini hissettirmelidir. Kendisine değer verilen bir öğretmen ekibin faal bir üyesi ve çözümün bir parçası olur.

Okulda disiplinin sağlanması bütün çalışanların önceliği olmalıdır. Disiplin beraberinde başarıyı getirir.

Bir öğretmen, “yarın okulda yaramaz çocuklarla nasıl baş edebilirim, dersi kaynatmadan nasıl tamamlayabilirim…” kaygısını taşımamalı. “Yarın daha iyi bir eğitimi nasıl verebilirim, daha çok şeyi nasıl anlatabilirim, çocuklara nasıl daha faydalı olabilirim… “ düşüncesinde olmalıdır. Bu da ancak huzurlu eğitim ortamında mümkün olur.

Bazen dersi sabote eden, yanlışta ısrar eden, eğitim ortamında huzur ve disiplini bozan öğrenciler anlamaya çalışılmalı, uyarılmalı, rehberlik edilmeli, gerektiğinde veli okula davet edilerek görüşülmeli ve sorun çözülmeye çalışılmalıdır.

Öğrencinin okuldaki disiplinsiz hareketlerine, eğitim ortamını sabote edip başkalarının eğitimini engellemesine izin verilmemeli. Gerekli rehberlik işlemlerinin yapılmasına rağmen yanlış davranışta ısrar eden öğrenciler için disiplin kuralları caydırıcı olmalıdır. Gerekirse öğrenci bir müddet örgün eğitimden çıkartılıp yaygın eğitime yönlendirilmelidir.

Disiplinin olmadığı, öğretmenin ve öğrencinin kendisini güvende hissetmediği bir yerde kaliteli eğitim olmaz. Okullar öğretmenlerin ve öğrencilerin kendini güvende hissedeceği, eğitimin ön planda olduğu yerler olmalıdır.

Öğretmenleri tehdit eden, “Benim kim olduğumu biliyor musun, falan öğretmen nerede, ona gününü göstereceğim… “ sözlerinin duyulmadığı, öğretmenlerin mahkeme koridorlarına gitmek zorunda bırakılmadığı bir ortam olmalı.

Bütün öğretmenlere değer verilmeli, saygınlık kazandırılmalıdır. Gerektiğinde öğretmene görevi ile ilgili alanlarda dokunulmazlık verilmelidir. Okullar öğretmenlerin kendilerini güvende hissettikleri, sadece eğitimle uğraşıldığı yerler olmalıdır.

İngiltere gibi ülkelerde “öğrenciye hafif vurmanın olumsuz davranış olarak görülmemesi gerektiği” çalışmalarının yapıldığı bir dönemde disiplin anlayışımızı yeniden sorgulamalıyız.

Öğretmen ve öğrenci ilişkileri ile ilgili olumsuz örneklerin, medyada gündeme gelmesine engel olunmalıdır. Bir öğretmen öğrencisine bir tokat attığında; medyada o öğretmen çok kötü gösteriliyor, rencide ediliyor. Öğretmenin yaptığını tasvip etmiyoruz. Ancak konunun içeriğinin de bilinmesi gerekir. En azından: Öğrenci ne yaptı da öğretmen ona vuracak kadar kızdı? Diye de düşünülmesi gerekir.

Bir öğretmeni, öğrencisinin veya velisinin rencide etmesine asla müsaade edilmemelidir. Öğretmenin bir yanlışı varsa öncelikle okul idaresi gerekli yasal işlemi yapmalıdır. Yanlış bilgilere dayalı şikâyetlerle itibar edilmemeli, gerekli incelemeler yapılmadan soruşturma açılmamalı, veli ile öğretmenin arasını bulma ve tarafları ikna edip olayı tatlıya bağlama yoluna öncelik verilmelidir. Hakkında soruşturma açılan veya ceza verilen öğretmenin motivasyonu ve verimliliği düşer.

“Öğretmenin vurduğu yerde gül biter”. “Eti senin kemiği benim” sözlerinden maksat çocuğun dövülmesini istemek değildir. Anne ve babanın çocuğunu öğretmenine teslim ederken; bu çocuğun annesi de babası da sensin sana emanet ediyoruz demektir. Anne ve babasından yüz bulamayan öğrenci saygı göstermeyi ve disiplin kurallarına uymayı ve istenilen başarıyı göstermeye çalışır.

Kendisine değer verilen, kendisini güvende ve mutlu hisseden öğretmenin başarısı ve verimi yüksek olur.

Hurşit EKİNCİ